Bu akşam Amin Maalouf kitaplarından bir çeşitleme yapmak istediğim için bu yazıyı yazdı. Yazarın ilk okuduğum kitabı “Semerkant” uzun yıllarca önce okudum. Belki 20 yıl olmuştur. YKY o zamanlar çok değerli eserleri ilk basan yayıneviydi. Başlıktaki “Semerkant ve Doğunun Limanlarını” 2000’li yılarında başında okudum. “Afrikalı Leo” ise son okuduğum kitap. Yazarın ise ilk Kurgu Romanı. “Afrikalı Leo” kurgu bir karakterin günlüğünü sunuyor bize. Karakterin ismi Hasan ve Endülüslü bir Arap aileden geliyor.
Onun yaşam hikayesini günlük olarak okuyoruz. Tarihsel kronoloji içinde en eski tarihten sonra doğru geliyor kitap. Son Endülüs Emevi Emirliği “Grenada’nın düşmeden öncesi ve düşüşü ve sonra Kuzey Afrika’ya göç ve Kahramanın kendi ağzından hayat hikayesi. Kurgusu çok güzel bir kitap. Kendimi tekrar kitaplara verme amacım da aslında bu. Okuyarak insan bir çok şeyi öğrenip kendisini katabiliyor ve ufku gelişiyor. Her anlamda aydınlanıyorsun. Kitaplarda anlatılan şeyleri okuyarak bildiğin şeyleri de hatırlıyorsun ayrıca. Kitap aynı bir tarih kitabı gibi. Bize gerçek tarihi olayları anlatıyor.
Bunu kurgu karakteri gerçek tarihe montajlayarak yapıyor. Mesela Kahire’nin Osmanlılar tarafından alınışı. Kahraman o sırada tam orada. Roma şehrinin Kutsal Roma Cemren İmparatoru Şarlken tarafından yağmalanması (Çevirmen İmparator Şarlken’den “Karl” diye bahsetmiş, biz Türkler tarihte onu hep “Şarlken” olarak biliriz. O yüzden anlamadım başta, sonra araştırdım ve kimden bahsettiğini anladım) sırasında bizim Hasan tam orda. Bunun gibi bir sürü gerçek tarih ile roman kurgusu çok başarılı bir şekilde harmanlanmış. Ayrıca bir sürü gelenek, görenek, adet ve anane kitapta geçiyor. Bu da çok etkileyici. Evet, bu kadar çok bilgi biraz yorucu olabiliyor ama yine de çok eğlendirici. Sade bir kitap değil. Çok fazla bilgi içerdiği için ama çok fazla edebi betimleme de içermiyor. Bir tarihi, macera filmi dalında akıyor hikaye. Okuduğum diğer Amin Maalouf romanları gibi heyecan verici. Benim gibi tarihi bilgi seven ve tarihi bilgilere aç birisi için çok eğlendirici ve öğretici hikayelerle dolu. Ayrıca bir gezginin günlüğü gibi olduğu için bize gidilen ülkelerin o zamanki hallerini, sokak isimlerini meydan isimlerini ve bina isimlerini de veriyor.
Hikaye, İstanbul’a da uğruyor. Zaten Akdeniz içinde bir çok şehirde geçiyor. Yavuz Selim ve Kanuni Sultan Süleyman ve eşrafından da bahsediyor. Şiddetle tavsiye edeceğim bir kitap.
İyi okumalar