1978 yılının bir eylül ayında Dr. Lütfi Kırdar ilkokul 1-A sınıfında başladım ilkokula. Dar gelirli konutlarının ilkokulu. O zamanlar kırsal alan olan Davut Paşa Kışlasının yakınındaki semt o bölgeye kurulmuş fabrikalara da ucuz işçi sağlıyordu. 1972 Kasım ayı doğumlu olduğum için 6 yaşında başladım okula. Okumaya çok meraklı olmamım sebebi babamın bize sürekli gazeteden haber okuyup neler olduğunun haberini vermesiydi. Yani okula başladıktan 5 ay sonra yazan şeyleri heceleyerek okuyordum. ilk okuduğum haber Abdi İpekçi cinayetiydi. Gazete ana sayfasında kendi genel yayın yönetmeninin resmini basarak vermişti haberi. O zamanlar her şey apaçık gösterilirdi. Abdi İpekçinin kanlar içinde cansız bedeninin resimleri de vardı ana sayfada. Ayrıca Humeyni İran’a döndü diye bir haber daha vardı. Aradan 50 yıl geçtikten sonra anlamaya başladım. Bize gösterilen dünya ile asıl gerçekler aynı değil. 12 Eylül 1980 öncesi yaratılan terör ortamı ile insanlar askeri darbeye muhtaç hale getirilmişlerdi. Çocukluğumdan beri hatta ben doğmadan 100 yıl önce de hep bir terör var. Bu terör , iç ve dış düşman hiç bitmez. Bunun sebebi insanları korku ile maniple edip istenilen düzeni onlara kabul ettirmekti. O yüzden okuyup araştırmanın hayatımda en önemli dönüm noktası olduğuna inanıyorum. Korkuları yenmek için birebir ilaç çünkü öğrenmek ve araştırmak. Bunların idrakine varmak da çok önemli tabii ki. Hayatta en güzel şey okumak ve öğrenmek. Öğrenilenleri de tatbik etmek tabii ki. Zaten hayat nedir ki? Aynı kardiyografi cihazının göstergesi gibi. Bir yukarı , bir aşağı gider gelir. Dümdüz gidiyor ise demek ki ölüsün. Hayatında renk , neşe, iniş çıkış yok ise demek ki yaşayan bir ölüsün. Örnek almamız gereken de aynı navigasyon cihazı gibi olmak, bir yolu kaçırırsak, yönümüzü kaybedersek, yeni bir yön bulmalıyız ve buna ömrümüzün sonuna kadar devam etmeliyiz. Hiç bir zaman pes etmeden. Çünkü asıl hayat rutinde saklı.
ozankemalcullu.com
Bilgiye giden yol