İsmim Aziz. 48 yaşındayım. Ruhsal sorunlarım var. Ya da ben öyle sanıyorum. Kişiliğim bu şekilde oluşmuş. Başkalarını suçlamayı bıraktım. Konfor alanı yaratıp bu alanda yaşamak ise beni mahveden bir alışkanlık. İnsanların zaaflarını kullanıp onlara hoş görünüp kendi çıkarlarımı elde etmek ise zavallıca bir şey. Bunun ağırlığını taşımak beni gerçekten karektersiz yapıyor. Bu kişilik yapısından kurtulmak için elimden geleni yaptım. Teraapiste gittim. Defalarca. Bırakmadım. Mücadele etmeyi bırakmıyorum. Bağımlı kişilik yapısından da kurtuluyorum. Bunun hemen olmadığını biliyorum. Zamanla ve emekle oluyor bunlar.
İnsanların ne dediğini duymak ve onlardan onay almak alışkanlığı da zamanla geçecek biliyorum.Kimseye yük olmak istemiyorum. Kızımı bırakmanın verdiği vicdan azabı ise zamanla kaybolacak. Bunu kapatmanın bir yolunu bulmalıyım. Güzellikler her gün önümde açılıyor. İnsanlara yardım etmek bana acı veriyor. Kimse için konforuma bozmak istemiyorum. Sadece onay ihtiyacım olduğu zaman bunu yapıyorum. Hayalleri kurmaya devam etmek en eğlenceli yol. Her gün sevdiğim bir şeyi yapmak. Bunun için şükretmek. Ara sıra gelen kaygı ve korku nöbetlerini ise sallamamak. Anda kalabilme yetisini geliştirmek. Olumsuz tahminler yapmayı bırakmak. Acısı ve zorluğuyla gerçeği hayatın gerçeğini anlamak. Her gün evrildiğimi olduğu gib kabul etmek. Zorluklardan kaçsak da onları görmezden gelsek de belirmeye devam edecekler.
Zorluk gece ise onun gündüzü olgunlaşmak demektir. Sürekli gece yoksa sürekli zorluk da olmaz. Zorlanmadan hayatta olmaz. Yokuş çıkan bir kişi gibi. Tırmandığın sokağın sonunda gideceğin yeri belirlemek bizi zorladığımız anda yokuşu çıkmayı bırakmamamızı sağlar. O yüzden nereye gittiğimizi bilmek bize güç verir. Zihnimizin yaratağı kaygıları susturmamızı sağlar. Aziz olarak en değerli şeyimin aile olduğunu düşünüyorum. Çünküü aile satın alanınamaz. Sevginin satın alınamadığı gibi. Ancak korkmayı bırakıp koşulsuzca seversen ailen olabilir. Eğer koşulsuzca sevmezsan kendini elinden var olan ailenin kıymeytini de bilemezsin. Ne çıkarsa karşıma çıksın üretmeye, yaratmaya ve sevmeye devam edeceğim.
Karşılık beklemeden sevmek ise korkularımı durdurabildiğim zaman oluyor.Korkuları durdurmak ise anda kalabilecek bir şey yapmakla oluyor. Bu tekniği öğrenmek hayatıma çok güzel bir renk kattı. Buna devam etmek en önemli hedeflerimden birisi. Öfke ve nefreti son vermek için anda kalıp nefese odaklanmak kaygı ve korkuyu yok ediyor. Bir inanca sahip olabilmek bu anda kalmayı güçlendiriyor. Yaşamaya ve yaşarken önce kendime sonra başkalarına ışık verdiğimi görmek beni daha güçlü yapıyor. Seçtiğim yol inanç, sevgi ve bundan vazgeçmeme yoludur.
Yukarıda yazdıklarımı tüm İnsanlar yaşıyor. İnsan olmanın hiç bir ırkla alakası yoktur. Hiç bir ırk diğerinden üstün değildir. Hiç bir ırk başka bir ırktan daha az yetenekli değildir. Hiç bir ırk daha iyi veya kötü değildir. Bunların aksini söyleyen tüm bilgiler yalandır ve manüplatiftir. İnsanları bir yere bağlayıp tek bir yerden yönetmek için bu zehir insanlara milli eğitimle akıtılır.

Ne Mutlu İnsanım Diyene

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir