Hristiyanlık inancında “Nazar” yani birinin gözüyle size kötü enerji vermesine inanılmaz. Bu İslam inanışına ait ülkelerde görülür. Yunanistan’da bulunun Ortodoks inancında ise “Nazar” yani göze gelme vardır.Bu şekilde inanıp sizde Nazar olduğunu söyleyerek Yaşlı ninenize giderseniz, o size haç çıkartarak üzerinizdeki nazarı alacak dualar eder ve nazar kaybolur. Eğer bir hanımın eşi vefat ederse mesela hanım yas tutmaya başlar. O günden itibaren “Fustani” yani Fistanı hep siyah renktedir artık. Küçük mahallelerde genelde herkes birbirinden alış veriş yapar. Yani bir eczanemiz var diyelim ve evleneceğiz. eğlence mahalledeki taverna da yapılır. Mahalledeki butikten elbiseler alınır. Pasta yine mahalledeki pastahaneye sipariş verilir. Çiçek siparişi mahalledeki çiçekçi tarafından tedarik edilir. Ucuz olsun diye şehrin bilmem neresindeki yere gidilip sipariş verilmez.
Kapitalizm henüz tam olarak bu toplu incitip suyunu sıkmamış çok şükür. Her gün birileri size getirip bir şeyler bırakır. bir teneke zeytinyağı, Bir simit, Bir kilo muz gönlünden ne koparsa. Dükkanınız da insanların getirdiği hediyeler sürekli bulunur. Sağlık sistemi işlemediği için eczaneler aynı bir ilk yardım merkezi ya da acil servis gibidir. Hastaneler özellikle acil servisler gidildiği zaman 5-6 saat beklemek zorunda kaldığınız yerlerdir. Randevu sistemi tam çalışmadığı için 70 gün sonrasına randevu verilir. Bir keresinde 70 gün sonraki randevuya gittiğimizde böyle bir randevu bulunmadığını söylediler. Kavga çıktı. sonunda yalvar yakar doktor araya sıkıştırdı. Görüşmeye girdiğimizde doktor vaktinin olmadığını ama bakabileceğini söyledi. Dışarı çıktım. 1,5 saat sonra eşim geldi. Acil bir şey olduğunu sanıp telaşlandım. Eşim bayan doktorla sohbet ettiklerini söyledi. Dışarıda sıra bekleyen hastalar 1,5 saat hiç seslerini çıkarmadı. ne bir itiraz ne bir kavga. Hiç bir şey.
Zaman ise Istanbul’a göre çok daha yavaş akar. Pazartesi ve Çarşamba günleri öğleden sonra 14:30’da dükkanlar kapanır her gün gibi ve bir daha açılmaz. İsteyen açar ama çoğu kapalıdır. Dini bayramlar ise hem uygulanır hem uygulama yapılmaz. Mesela Paskalya Bayramından önce 40 gün oruç tutulur dini kurallara göre. Kimse oruç tutmaz. Fakat Paskalya başlamadan evvel Dumanlı Perşembe “Çikno Pempti” de herkes elindeki tüm etleri bitirmek için sokağa dökülüp mangal yakar. Her yer dumanlı bir ocak başına dönüşür. Bir süre sonra “Katara Deftera” “Temiz Pazartesi” ise lagana denilen ekmek yenilir ve hayvansal gıda tüketilmez.
Bağımsızlık Bayramı yani Mart ayında ise “Bakalyaros” isimli balık ve sarımsaklı patates püresi yenir. Konu yine gelip yemeğe bağlandı biliyorum.
Yarın başka bir konuda görüşmek üzere.