Gerçek tarihi öğrenmek için içimizde büyük bir merak ve istek olmalı. Benim için bu istek ve merak duygularını besleyen en büyük sebep birilerinin yalanını ortaya çıkarmak. Kandırılma durumunu ispatlamak. İnsanların nasıl aslında bir matrix içinde yaşatıldığının insanların farkına varmasını sağlamak. Gerçek tarihi öğrenmek için bir çok yöntem var. Bu sahte tarihi yazan ve yazdıran insanların anılarını ve hatıralarını okumak. O olaylarda ve tarihlerde yaşamış kişilerin (Asker, devlet adamı, hukukçu, yazar) gibi şahısların yaşadıkları olayları anlatırken kullandığı kelimeler ve psikoloji bize gerçekleri bulmamızı sağlıyor. Ayrıca o tarihlerde yaşamış insanların çocukları veya torunlarıyla karşılaşabilmek de çok faydalı oluyor. Dünyayı gezmek ve mümkünse bir kaç dil öğrenip farklı dillerde kaynak okumak da çok önemli tabii ki.
Ayrıca bilmemiz gereken bir şey daha var televizyon kanallarında dolaşan ve çok değerli tarihçiler diye tapılan hiç bir kimse gerçek tarihi bize söylemiyor. Söyleyemezler. Çünkü o zaman siyasetçilerin yalanları ortaya çıkacak ve bizi maniple ettikleri makyaj dökülecek ortaya. Çünkü bu dediğim şeyleri yapmaya başladığınız da zaten parçaları birleştirmeye başlıyorsunuz. Parçalar birleşince de bu anlatılan palavra tarihe inanmamaya başlıyorsunuz. O yüzden gerçekleri ancak kendimiz okuyup öğrenebiliriz. Bu kendi hayatımız içinde geçerli. Aynı aklımızın içindeki etraftan öğrendiğimiz hayal dünyamız gibi. Kendi başımıza yaşamaya başladığımızda tek başımıza ve kendi tecrübelerimizi edinmeye başladığımızda gerçek olan kafamızın dışındaki hayatla yüzleşmeye başlıyoruz. Bunu yapmak için tek başına yaşamaya ve ailemizden uzaklaşmamız gerekiyor aynı bunun gibi.