Müziğin evrensel olmasının sebebi seslerin tüm insan ruhuna ait olması. Yani hepimizin insan olması. Dünyanın neresinde yapılmış olursa olsun bir müzik binlerce kilometre ötede başka bir kültürde bir insanı etkileyebiliyor. Bölgesel yakınlıklar tabii ki olabilir. Yaşadığımız bölgenin müziklerine daha yatkın olabiliriz. O yüzden yazarken müzik dinliyorum. Dinlediğim şarkılara dikkat ediyorum. iki binli yılların başından şarkı dinlersem o zamanı hatırlıyorum. 1970lerden şarkı dinlersem eğer çocukluğumu hatırlıyorum. Bazı şarkıların tek notasını duymam yetiyor. Duygular sular seller gibi dökülmeye başlıyor. “Silk Road” yani “İpek Yolu” belgeselinin müziği bana dinlediğim çocukluk yıllarım yerine upuzun yolculuklara çıkma isteği uyandırıyor. Yonca Lodi’nin söylediği “Anlatma” şarkısı ise Altunizade kavşağı, Bağlarbaşı taraflarını. O şarkının çaldığı yıl her gün 2 saat Kozyatağından Yenibosnaya servisle gidiyordum. Geçtiğim yerleri hatırlatıyor bana. Neşet Ertaş’ın “Bahça Duvarını aştım” Türküsünü Neşet babadan dinlersem Ankara ve Bozkır geliyor aklıma. Altın Gün grubu söylerse Atina ve Atina geceleri geliyor.
Barış Manço’nun “Anlıyorsun değil mi?” şarkısı da Rahmetli Salih amcamın plaktan çekilmiş kaseti bana dinlettiği iki göz işçi konutunu hatırlatıyor. Kaset küçük geldiğinde şarkının yarısı yoktu. Şarkı öyle kanıma işlemiş ki 6 yaşında dinlediğim şarkıyı 20 sene sonra Plağını bulup almıştım. Orjinal plak. Lahburger şarkısını dinlediğimde de 1980li yıllarda yaşadığımız Kızıltoprak semtindeki giriş katındaki evimiz geliyor. Betamax, VHS video kasetler, antep lahmacunu, at kestanesi gibi şeyler. 1983 yılında Kızıltoprak semtinde Antepli bir lahmacuncu bulmuştum. Sadece antep lahmacunu yapan bir fırın. Çok eski bir pasajın en dibinde kap karanlık bir yerdi. Şarkı doğu-batı kültürünün güzelliklerinden bahsediyordu. o şarkıdan 4 sene sonra Bahriye caddesinde Reks sineması sokağında ilk Mc Donalds şubesi açılmıştı.
Yazımızın sonunu Rahmetli Erkin Korayın şarkısının sözleri ile bitirelim;
” Başımda bere, elimde sarı madenden boru, gidiyorum katarın gittiği yöne doğru”