Küçüklüğümden beri Matematik derslerini hiç anlamadım. Anlamadıkça, bilemedikçe üstüme gelen ve bağırıp çağıran ebeveynlerimin sabırsız ve sevgisiz tepkileriyle bu dersten nefret ettim. Nefret aslında korkunun bir ürünüdür. İçimizdeki korkunun tetiklediği bir kara noktadır. Korku kızgınlığı, kızmak ise nefreti getirir. Nefret ise aslında ruhsal olarak bir cehennemdir. Acı çekmektir. Yanmaktır.
İşte küçükülüğümden beri matematik dersinden uzaklaşmak için çareler aradım durdum. Ayrıca Lise biter bitmez ailemin yanından kaçmak ve dünyayı dolaşmak isteği hep içimi kemirdi durdu. Sonunda Atina yakınlarında bir denizcilik okulu olduğunu öğrendim. Lise bitiminde hemen bu okulun sınavına girdim. Kazandım. Hayalimdeki meslek buydu. Çünkü Dünya üzerinde kalıp Dünyadan uzaklaşmanın en tek yolu buydu. Yaz aylarında Salamina adasındaki yazlığımıza giderken yaptığımız 10 dakikalık tekne yolculuğu bile beni dünyanın kasvetinden uzaklaştırıyordu. Sonra Girit adasına yaptığımız bir gemi yolculuğuda yerimin deniz olduğunu bana söylemişti. Kara üzerindedeki tüm bu kavga uzun deniz yolculuklarında daha da kaybolup gidecekti. Uçsuz bucaksız mavilik ve ben. Bu arada kendimi tanıtmadım. Adım Dimitrios yani Dimitri. Atina’nın orta halli semtlerinden biri olan Kolonosta doğdum büyüdüm. İki ablam var. Birisinin adı Georgia 55 yaşında diğer ablam ise Dimitra o da 49 yaşında. Okulu iyi bir derece ile bitirdim. Tam mezun olacağım sene 21 yaşında iken sınıfımızdan iki arkadaşım gemide hayatlarını kaybetti. Bu benim hayatımda dönüm noktalarından biri oldu. Arkadaşlarımdan Yannis babasının Kum Kosterinde çalışıyordu hafta sonları. Saronik Körfezi çıkışı yakalandıkları bir fırtına sonrası gemisi kayboldu. Geminin parçası bile bulunamadı. Gıyabında yapılan cenaze törenine katıldım. Yannis’in mezarı bile yoktu. Bu olaydan ben ve ailem çok fazla etkilendi. Bu olaydan bir ay sonra diğer arkadaşım Manolis Yaz dönemi çalışmak için girdiği denizcilik şirketindeki gemiyle İspanya’ya gittiklerinde hayatını kaybetti. Gemi yükleme boşaltma yaparken nezaret eden Manolis yükleme yapan vincin makarasının piminin çıkması ile fırlayan makaranın kafasına çarpması ile oracıkta hayatını kaybediyor.
Bu olaydan sonra ailem elimde Liman Cüzdanı olmasına ve mezum olmama rağmen denize bir süre açılmamın iyi olacağını söyledi. Bende bu kararlarını kabul edip dünyayı mavi bir cennetin üzerinde dolaşma hayallerini kalbimdeki okyanusun en derinlerine gömdüm. Fakat bu denizleri dolaşma isteği hiç bir zaman sönmedi. Aslında en çok istediğim şey kendimi keşfetmekti. Dünyayı gezip keşfederken kendimi de keşfedecektim. Kusurlarım, korkularım hayatın tecrübe kazanı için kaynayıp gidecek eriyip yeni beni oluşturacaktı.
O an bir karar alıp mezun olduğum okulda Denizcilik derslerinden biri olan Yük-İstif dersine öğretmen oldum. Bu konuyla ilgili dersleri alıp sınavı verdim ve öğretmen oldum. Okuluma geri döndüm. Ben okurken herkesin beyaz üniformalar giydiği askeri disiplin içindeki okul gitmiş herkesin istediği gibi giyindiği bir okula dönmüştü. Öğretmenlerin öğrencileri kontrol edebilmek için fazla müsama gösterdiği bir eğitim kurumuydu artık okulum. Öğrencilerin sınıfta kahve ve sigara içebildiği, yiyeceklerini istedikleri yere fırlattıkları bahçesi bir çöplük görünümdeki okul gerçekten midemi bulandırmaya başlamıştı. Kapalı yerlerde sigara yasağına rağmen öğrencileri sigara izmaritlerini istedikleri yere atıyordu. Okulun içi ve dışı plastik çöplerle doluydu. Çöp kutusu olmasına rağmen şişe ve bardakları istedikelre yere bırakıp atıyorlardı. Sıraların altları yenmeden bırakılmış sandwiç veya yemek kutusu doluydu. Öğretmenler öğrencilere bu konularda karışmıyor hatta onalrda çöplerini yere atıyordu. O an okula müdür olmaya karar verdim. Bu konuda yıllarca çalışıp okulu yonetecektim.

Suyun Öteki Yanından :1 Benzer Hikayeler : Dimitri’nin Gemisi

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir