10 yaşında başladığım İngilizce öğrenme serüvenim uzun yıllardır devam ediyor. Hala hem öğreniyorum hem konuşuyorum. Tabii ki bir dili öğrenirken kazalar yapacaksın. Potlar kıracaksın. Aynı bebekken öğrenirken yaptığımız yanlışlar gibi. Kendi yanlışlarımı hatırlamıyorum ama benden 5 yaş küçük kardeşimin hatalarını çok iyi hatırlıyorum. El bezine “Elde bezi” Yumurtaya “Gaga” Halil ismine “Havli” derdi. 1970’li yıllarda yumurtanın çıktığı tavuğu görürdünüz. Tavuğun yanına gittiğinizde kalkıp kaçarsa ve eğer kuluçkada ise yumurtayı görürdünüz. Küçük kardeşimde bunu gördüğü için tavuğun gagasını hatırlayıp tavuğa “Gaga” demiş olabilir. Bakırköy ilçesinin Şenlik köy semtinde oturan teyzemin bir kulübesi vardı. Sonra bu kulübeye odalar ekleyerek ev yaptılar. İşte bu kulübenin etrafında iki katlı veya tek katlı bahçeli güzel evler vardı. Teyzeminde evinin hem bahçesi hem de kümesi vardı. Tavuklar ve köpekler olan bahçesinde her türlü sebze ve meyve yetişirdi. Teyzemin eşi Boşnak kökenliydi ve o zamanlar Boşnakça duyduğumu hatırlıyorum. Ama benim asıl hasta olduğum dil dinlediğim müziklerden dolayı Yunancaydı. internetin olmadığı zamanlar yunanca kasetler buluyordum. Bunları dinliyordum. 16-17 yaşında yunan alfabesini Rus alfabesi “Kiril” ile birlikte öğrendim. Boğazdan geçen Rus gemilerinin üzerinde yazan isimlerini okumak ve çözmek çok hoşuma gidiyordu.
İngilizceden sonra öğrenmeye çalıştığım ilk dil Rusça. Sonra İspanyolca, sonra İtalyanca, sonra Arapça ve sonra Portekizce. Tabii ki Yunanistan ve Yunan dili her zaman hayalimdi. Bu hayal gerçeğe 45 yaşında dönüştü. Yunanca bana gerçekten İngilizce kadar yabancı gelmedi. Öncelikle ortak kültür ve yaşam tarzının benzerlikleri. İnsanların samimiyeti ve rahatlığı. İkincisi alfabeyi okuyabilirseniz iki halkın kullandığı ortak kelimelerin ne kadar çok olduğunu görebilirsiniz. Bulmaca çözmeyi seviyorsanız ya da yap-boz yapmaya hasta iseniz bu benzerlikleri ortaya çıkarmak size oyun gibi gelir.
“Meraklides” mesela “Meraklı” kelimesinden türemiş yunanca bir kelime. İşini düzenli yapan, becerikli kişi anlamında. “Rezili” rezil kişi. Yemişta ise “Dolma” demek mesela. Yunanca Hint-Avrupa dilinin bir kolu ama diğer Hint-Avrupa dilleri ile bir bağlantısı yok. Ne Slav dillerine alt kümesine bağlı ne de Latin dillerine. Tüm Hint-Avrupa dillerine kültür, bilim ve tarih açısından kelime vermiş ama bir akraba bağı yok. İspanyolca ve İtalyanca’da kullanılan bir çok kelime Yunanca’da bulunuyor mesela. Nasıl Doğu’nun gizemine ulaşmak için Farsça açılan bir kapı ise Yunanca’da Batı Medeniyetine açılan bir kapı.
Atina Nümismatik Müzesi çok değerli bir para koleksiyonuna sahip. Ayrıca Harika bir kafesi var. Müzenin bulunduğu bina Henrich Schilimann adında bir Alman Tüccara ait. Amatör arkeolog ve Truva hazinelerini çalan bir hırsız. Yunan medeniyetine hayranlığı yüzünden yaşamının büyük bir kısmını Atina’da geçiriyor. Mezarı burada. Malikanesinde her yerde Gamalı Haç yani Swastika var. Bu işareti Yunan medeniyetinin sembolü olarak görüyorlar. Ama asıl vatanı Hindistan. Barış sembolüdür. İşte bu sembol sonra Aryan ırkının sembolü sayılmıştır. Bütün kültürler aslında birbirine bir şekilde bağlı. Önemli olan insan olmak ve kafamızda bulunan bariyerleri ve sınırları yıkmak.
Hoş Geldiniz!