Avrupa Birliği içinde olup Schengen bölgesine girmeyen ülkelere Atina’dan giderken bazen şaşırıyorum. AB ülkelerine giderken Atina’dan mesela İtalya, Almanya, Polonya pasaport kontrolü olmadan binip uçağa o ülkeye gidip kontrol olmadan o ülkeye giriyorsun. Fakat Romanya, İrlanda, Bulgaristan, Türkiye, Arnavutluk gibi ülkelere giderken çıkış yapıyorsun ve gittiğim ülkeye giriş yapıyorsun. Ayrıca bir de ucuz hava yolu ile uçuyorsanız ayrı bir ayrımcılığa daha uğruyorsunuz. Bu düşük fiyatlı havayolları havaalanına para mı az ödüyorlar nedir bilmem yer altında tünellerle kilometrelerce yürütüyorlar. Vardığın terminal güya aynı havaalanında ama gerçekte öyle değil. tüm ucuz havayollarını aynı terminalde aynı muameleyi yapıyorlar. Tabii rötar da yapıyorlar. En sıkıntılı yan şu indiğiniz ülke Schengen değilse Vodafone da olsa çekmiyor. O ülkenin Vodafonunu almanız lazım. Yunan vodafonu İtalya’da, Almanya’da, Polonyada çekiyor ama Arnavutluk, Karadağ da ayrı kart. Romanya’da da aynı akıbet başıma geldi. Bükreş havaalanında Vodafone mağazası yok. Uçaktan inip Belde model BMC marka “Made in Türkiye” belediye otobüsüne binip 20km uzaktaki şehir merkezine gittim. Hava karanlık. Kaldığım otele yakın bir yerlerde inmeye çalışırken otobüs bir vodafone mağazası önünden geçti. Düğmeye bastım 800 metre sonra durdu. Saat akşam 8 gibi. tüm ışıkları yanan açık mağazaya yürüdüm. İçeri girip bir hat istediğimi söyledim. Mağaza yetkilisi çalışmadıklarını yarın gelmemi söyledi. Birisiyle buluşmam gerektiğini ve adresini bulmak zorunda olduğumu söyleyince isteksizce çekmeceyi açıp yeni bir kart çıkartıp telefonuma zorla taktı. 6 Avromu aldı. Artık özgürdüm. Şehirde her yere gidebilirdim. Ayrıca havaalanında 48 saatlik sınırsız toplu taşıma kartı aldım. 2 avroya.

Otelim “Çeşmigu” yani Çeşmeli parkının yanındaydı. Parkın içinden geçip otelime giriş yaptım. Park gece geç saatte bile ışıl ışıl ve güvenli. Bükreş’i çok sevdim. Balkanlarda hiç bir zaman kendimi yabancı hissetmedim. Çünkü insanların psikolojisini çok iyi anlıyorum. Ertesi gün yolum şehrin Tren garından geçti. O gar da bana yabancı gelmedi. Çok bakımlı değil aynı bizim Sirkeci garına benzeyen bir gar. Yeni ülkeler görmek ve oralarda sürprizli günler yaşamak çok güzel oluyor. İkinci gün sim kart çekmedi. Akşam tekrar çekmeye başladı. Otelin kablosuz ağı var ile yok arasındaydı. Datayı bitirdim sandım. Fakat akşam tekrar çekmeye başladı. “Coachsurfing” diye bir uygulama var. Eğer kalacak otelin ve paran yoksa bu uygulamadan birisinin evinde kalabiliyorsun. bu uygulama sayesinde şehrin bir kafesinde sözleşip buluşabiliyorsunuz. Garry isimli bir İskoç çocukla bir barda kısır üstüne salçalı biftek yedim. Rumenlerin yemekleri de bize çok yakın. Sarma, mamaliga, lahana yemeği ve çorbası her yerde var. Romanya’ya gitmek isteyenlere tavsiyem plan yapıp gezsinler. ben 3 günde Bükreşi gezebildim. Fakaay Romanya kocaman ülke. Transilvanya bir dahaki sefer gitmek istediğim bölgesi. Braşov, Targu Mureş, Sighioşora, Timişioara en çok görmek istediğim şehirleri.

Romanya Gezisi-2

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir