Son zamanlarda bir çok terapist ve psikoloğun videolarında ve biz terapist dostlardan duyduğum tek tanrı dinlerin inançlarının da temel taşı olan “Şükretmenin” ne kadar önemli olduğu. Bunu bir görev, dini ritüel olarak görmeyim bilimsel olarak baktığımızda şu an elimizde olan bir şeyi anmak, aklımızdan geçirmek ve yad etmek bize zihnimizdeki gürültüden uzaklaşma imkanı tanıyor. Çünkü zihnimiz sürekli geçmişe ve geleceğe giderek kendine sürekli iş çıkartıyor. Değiştiremeyeceğimiz geçmişe dönüp pişmanlık ve acı, daha gelmemiş olan geleceği düşünüp kaygı ve stres doğurup bizi bir şekilde meşgul ediyor. Modern dünya ise sosyal medya, internet ve diğer haberleşme araçları ile bizim bu geçmiş-gelecek döngüsünün daha daha girdabına girip boğulmamızı sağlıyor.
Bir şekilde elimizdekilere şükretmek bize şükredecek olan bir çok şeyimizin olduğunu hatırladım bu anı nasıl değerlendireceğimizi öğretirken bir şekilde de geleceğimizi şu an şekillendirmemize ve hayatın anlamının farkına varmamıza yol açıyor. Şükretme anlarından birinde işte başlık aklıma geldi. Çoğu Türkçe bilen insan için bu dili bilmek iyi güzeldir de sadece belli bir kısım insanla haberleşmeye yarar ve diğer bilindik diller kadar değerli değildir. Benim gibi uzun yıllardır gelirini Türkçe bildiği için kazanan insanlar içinde bir şükür sebebi. Çünkü Türkçe bildiğim için Türkiye dışında bir ülkede çalışıp yaşayabiliyorum. Bir çok insanla iletişimi Türkçe olarak kurabiliyorum. Türkçe bilerek dünyanın her yerinde iş bulabilirsiniz. Tabii ki orta derece de eğiti almanız size artı değer olarak geri dönecektir. Türkçe bildiğiniz zaman Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya ve Japonya’ya kadar bir etkileşim alanınız oluyor. Ayrıca Türk dizileri ile Güney Amerika da buna dahil. Bir çok Güney Amerikalı Türk dizileri izlediği için Türk kültürünü seviyor ve Türkçeyi kendisine yakın buluyor. Bebekken kursa gitmeden öğrendiğimiz bu dil bize büyük ufuklar açıyor.
O yüzden şükretmeyi alışkanlık haline getirmek lazım. Bir de bunu idrak ederek yapmak çok önemli. Ezbere söyleyince bir etkisi olmuyor çünkü. Aynı bir evlat sahibi olmanın değerini bilmek gibi. Nefes almak, Güneş Işığı, Yağmurun yağması, Ormanın kokusu, Birisinin seni dikkatini vererek dinlemesi, İşimizin bize keyif vermesi, Bir Ailemizin olması gibi bu şükür edilecek listesini binlerce maddeye çıkarabiliriz. Kişinin karakterine ve kişilik yapısına göre değişir. Mesela benim gibi gezerek nefes alan ve hayata bakan birisi için Schengen Vizesi ile girilen ülkelere girebilmek çok önemli. Oralara gidebilmek benim için ekmek, su gibi önemli. Daha 10 yaşında bizden vize istemeyen ülkeleri biliyor ve onlara gitmeyi planlıyordum. Her vize koyan ülke haberinden için burkulurdu. İtalya ve Avusturya 1986 yılında vize istemeye başladı Türklerden mesela. Almanya 1980 yılında vize istemeye başladı vs. Seyahat hakkının kısıtlanması beni çok üzer. Özgürce seyahat edebildiğim için şükrederim mesela. Güneşi 8 ay olan Yunanistan’da olduğum için şükrederim. Stresi az ve İstanbul’a göre daha küçük Atina’da yaşadığım için şükrederim. Siz de bu listeyi kendi açınızdan oluşturup sevinebilirsiniz.
Son Söz : Anda kalmak bizi kendimizin bize vereceği tahribatlardan bizi uzak tutar.