Önce “Pogrom” kelimesinin anlamını açayım size. Pogrom veyahut kıyın; dinsel, etnik veya siyasi nedenlerle bir gruba karşı yapılan şiddet hareketleridir. Bu şiddet hareketleri genellikle evleri, iş yerlerini veya ibadet yerlerini tahrip etmek, insanları dövmek, yaralamak, tecavüz etmek veya öldürmekten oluşur. Bu deyim ilk olarak tarihin çeşitli dönemlerinde Yahudilere karşı yapılan şiddet hareketlerini tanımlamak için kullanılmış, sonra da anlamı diğer gruplara karşı yapılan benzer şiddet olaylarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Pogrom kelimesinin aslı Rusçadır (погром), fakat Rusçadaki anlamı daha geneldir. Rusçada her türlü toplu şiddet olaylarına pogrom denir. Kelime büyük ihtimalle bir Yahudi dili olan Yidiş yoluyla Batı dillerine ve Türkçeye girmiştir. MÖ 167 yılında Yahudilerle Yunanlar arasındaki Makabi Ayaklanması tarihte kayda geçmiş ilk pogromlardan biridir. Haçlı Seferleri sırasında Avrupa’da yaşayan Yahudilere karşı birçok pogrom yapılmıştır: 1096 yılında Fransa ve Almanya’da, 1189–1190 yıllarında İngiltere’deki (Londra ve York) pogromlar buna örnektir. 1543 yılında Protestan reformcu Martin Luther Von den Jüden und iren Lügen (Yahudiler ve Yalanları) adlı bir kitap yazmış, kitleleri Yahudilere karşı şiddete teşvik etmiştir. 19. ve 20. yüzyılda Rusya’da Yahudilere karşı birçok pogrom yapılmış, o yüzden 1880 ve 1914 yılları arasında 2 milyon civarında Yahudi, Rusya İmparatorluğu’ndan kaçmak zorunda kalmıştır. 1931 yılında Selanik’teki Yahudilere karşı Yunanlar tarafından bir pogrom yapılmıştır. 1938 yılında Almanya’daki Yahudi Soykırımı’nın başlangıcı sayılan Kristal Gece olayı pogromlara bir örnektir. İstanbul’da Yunanlara karşı yapılan 6-7 Eylül Olayları da pogrom tanımına uymaktadır.
1955 yılında İstanbul’da yapılan bu Pogrom da Lozan Antlaşması ile koruma altına alınan Rum azınlığın kaçması için düzenlenmiştir. Bu olaylar sırasında başbakan olan Adnan Menderes boşalan azınlıkların ve İstanbul’un üzerinden buldozerle geçip şehirde büyük bir şekilde kültürel ve fiziksel yağmaya başlamıştır. O yağma halen devam etmektedir. Şehrin bostanları, tarihi binaları ve kültürel kimliği büyük bir tecavüze uğramış temizlik adına şehrin kimliği silinmiştir. Menderes Yıkımları başlamadan önce Haseki-Fatih semtinde bir konağın müştemilatın yaşayan annem Fatih semtinde konağın bahçesinde yılan, baykuş, kirpi gibi hayvanların bulunduğu ve semtin büyük konaklarla dolu olduğunu anlatıyor. Semtin her yeri bostanlar ve yeşil bahçelerde doluymuş. Yol açmak bahanesi ile yüzlerce tarihi eserle birlikte şehrin kültürünü inşa eden halkta para aşkı uğruna yok edilmiştir.