Desperado filminde bıçaklı adam “Meksikalı Haydut Navajas” rolündeki Joaquim Almeidaya benzeyen Bayburtlu Kemal Ağabey, 30 katlı gökdelenin gölgesinde “Buraları hep domates tarlasıydı” dedi. “Almanya’da işçiydim. 1969 yılında buraya geldiğimde burasının sahibi bir Ermeni bana domates tarlasını üç otuz paraya sattı. Gayrı Müslimler burada tarım yapıyorlarmış. Kurbağalı Derenin kenarları hep bostan ve tarlaymış” dedi. Dediği doğruydu 3’er adet 30’ar katlı gökdelen doldurulmuş bu arsalar 1987 yılına kadar gerçekten bostandı. Bu 3 parselde bulunan tüm gecekondular ve yasal bizim apartman “Fikirtepe Kentsel Dönüşüm” Projesi ile rant merkezi haline getirilince yıkılıp dümdüz edildi. Gökdelen ile doldurulan bu bölge aslında çok eski bir yerleşim ve tarım alanı. Fikirtepe Höyüğü , Fikirtepe Tepesi’nin doğu kenarında yer alan bir düz yerleşmedir. Denizden 26 metre yükseklikteki yayvan bir tepenin güney-güneydoğu kesiminde, Kalamış Koyu’nda Marmara Denizi’ne dökülen Kurbağalı Dere’ye doğru uzanan yamaçta bulunmaktaydı. Günümüz yerleşiminin altında kalmış ve tümüyle tahrip olmuştur. Yerleşmenin Kalamış Koyu’na mesafesi 1.300 metre, Kadıköy Koyuna ise 2 km.dir. eski çağlarda çevrenin ormanlık olduğu, bu yüzden balıkçılık, avcılık ve tarım yapılmaktadır. Yerleşme ilk olarak 1908 yılında Rum bir demiryolu görevlisi tarafından, bir rastlantı sonucunda saptanmıştır. A.D. Mordtmann’ın yüzey toplamasında ulaştığı buluntular, Temenye Höyüğü buluntularıyla birlikte, bir kısım buluntu da T.J. Arne tarafından satın alınarak Stockholm Müzesi’ne götürülmüştür. Yerleşmede daha sonra Türk Tarih Kurumu adına, İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden A. M. Mansel, K. Bitlel ve Prof. Dr. Halet Çambel tarafından yönetilen bir ekiple 1942 yılında yüzey toplaması yapılmıştır. Kazılar Mansel başkanlığında 1952-54 yılları arasında ve daha sonra 1962 yılında Şevket Aziz Kansu tarafından yapılmıştır. Bölge 1982 yılında sit alanı olarak tescil ediliyor. Fakat geçen günlerde bu bölgenin sit alanı tescili kaldırılıyor. Günümüzde Fikirtepe Semti yapılaşmalarıyla tümüyle yok edilmiştir. Bugün için eski yerleşmenin yerin bulmak dahi olanaksızdır.
Kendi geçmişine sahip çıkarak bugünü anlamaya çalışacak bir nesil yaratmak ancak bu konularda bilgi kazanıp bu bilgileri paylaşmakla artar. Negatif olaylardan da pozitif yeni kazanımlar çıkarmak bizim elimizde. Bu yazıyı yazma sebebim bilinmeyen ve yok edilen güzelliklerin farkına varalım. Bu farkındalığı yaratmak için bir çaba sarf etmek benim için çok değerli.
Son Söz : Geçmişe sahip çıkarak kendimize de sahip çıkarız