Hayatımızın bazı zamanları ölçüsüzlüğün, dengesizliğin hüküm sürdüğü anlarla dolu olabilir. Bu yıllarca sürebilir. Bir ömür boyu da sürebilir. Hayatımızdaki denge is bize ait bir konudur. Hiç kimsenin sorumluluğunda değildir. Herhangi bir konuda yaşayacağımız her türlü aşırılığın çözümü elbette bize aittir. Birilerine veya bir şeylere bağımlı olmak, bazı konularda gerçeklerle yüzleşmemek, korkularımızın aslında bizim yarattığımız illüzyonlar olduğunun farkında olmamak gibi şeyler bizi dengeden uzaklaştırır.
Genelde bu dengesizlik zamanları içimizdeki bazı duyguların yönlendirmesini anlamamamızdan kaynaklanıyor. O yüzden aşırılıklar yapıp İblisin Boynuzlarına tutunmaya başlıyoruz. Aslında İblis veya Şeytan diye adlandırdığımız her şey bizim tercihlerimiz. Bu tercihleri de korktuğumuz bir şeyi örtbas etmek için suçlayıp üstüne atıyoruz. “Şeytana Uydum” gibi. Kendisini kızdıran eşini üzmek için onu aldatmak, geliri az olduğu için çalıştığı şirkette zimmetine para geçirmek, rüşvet almak, sorumlu olduğu kişilere bakmamak, yalan söylemek vs.
Peki iblisin Boynuzlarına tutunmadan dengede durabilmek kolay mı? Bunun için neler yapabiliriz? Benim hayat tecrübem yaşadığımız her sıkıntı bize bir şey öğretiyor. Hayatı izleyebilmek için de ayık kalabilmek gerekiyor. Çeşitli modern hayat uyuşturucularının farkına varmak. Bu şekilde uyuşmadan yaşadığımız hayatı gerçekten tecrübe edebilmek. Mümkün olduğunca kendinle baş başa kalıp korkularımızı izlemek. Çünkü korkularımız bize “İblisin Boynuzlarını” tutmamızı sağlıyor.
Alış veriş, Sosyal Medya, Alkol, Porno, İşkolik olmak, Mutsuz olduğu halde eşine bağımlı olmak, Uyuşturucu vs gibi her şey bizim uyuşuk bir şekilde bir o yana bir bu yana koşturmamızı sağlıyor. Etrafımıza baktığımızda da genel seçtiğimiz hayat bizim değil ailemiz veya tanıdıklarımızın rol modeli olduğunu görüyoruz. Çünkü zihnimiz otomatik pilota geçip alışkanlıklarını yapmaya meyilli. Bunun sebebi de hayatta kalabilme iç güdüsü. Sürekli yaptığı şeyleri yaparak insan hayatta kalma oranını çok yükseltiyor. Peki bir zombi olarak yaşayıp hayatta kalmayı gerçekten istiyor muyuz?
Hacı Bayram Veli’nin bir şiiri ile kapatıyorum yazımı
Bilmek istersen seni,
Cân içre ara cânı.
Geç cânından bul ânı,
Sen seni bil, sen seni.
Kim bildi ef´âlini,
Ol bildi sıfâtını,
Anda gördü zâtını,
Sen seni bil, sen seni.
Görünen sıfâtındır,
Anı gören zâtındır,
Gayri ne hâcetindir,
Sen seni bil, sen seni.
Kim ki hayrete vardı,
Nûra müstağrak oldu,
Tevhîd-i zâtı buldu,
Sen seni bil, sen seni.
Bayram özünü bildi,
Bileni anda buldu,
Bulan ol kendi oldu,
Sen seni bil, sen seni.
Hacı Bayram Veli