Evren bana mesajında dedi ki ; “Ağabey, akşam üstü müsait olabilirim beni ara” şaka bir yana bu yazı vesilesi ile sevgili arkadaşım Evren’e de selamlarımı iletiyorum. Ben gerçekten de hayatımızın bizim hayata verdiğimiz mesajlarla şekillendiğini ve kaderimizin bizim tarafımızdan çizildiğine inanıyorum. Evrenin bize gönderdiği mesaj aslında bizim evrene gönderdiğimiz mesajın bize geri gelmesi. Bebeklikten itibaren duyduklarımızı bizim iç sesimize ve iç ses de duamıza dönüşüyor. O duayı kırmak için zaten dua ederiz Allaha inanırız. İç sesimiz ne derse eylemlerimiz ve kaderimiz olur. O yüzden meditasyon ve dua edince bu iç sesin dışına çıkabiliriz ve hayatımızda köklü değişiklikler yaparız. O yüzden hep ayni şeyler gelir basımıza. Kendimizi değiştirmek için iç sesimizi değiştirmeliyiz.

Çocukluğumuzda beri etrafımızda “yapamazsın, edemezsin, beceriksizsin, seni kandırıyorlar” diye konuşanlar varsa iç sesimizde genel de bu ve benzeri telkinler yapar bize.” Beceriksizsin, bırak, yapamazsın, o adam kötü, bu nankör, o işbirlikçi, buna güvenme seni yarı yolda bırakır” diye konuşan bu iç ses bizi genelde başkalarına karşı doldurur. Bizim kaygılı yapar. Yeni değişikliler yapmamıza ve kendimizi değiştirmemize engel olur. Konfor alanını bize cennet olarak gösterir.
Eğer bu şekilde konuşan bir iç sesimiz varsa da genel de bu şekilde kişileri seçeriz kendimize. Mühim olan bunun farkına varıp farkındalık yaşamaktır. Bununla birlikte de yeni değişimler yapacak şekilde bir şeyler üretmektir. Genelde bizi geren, strese sokan ve kendine güvensiz yapan bu iç sesi dinledikçe daha az kendimize güvenmeye başlarız. O yüzden bu sese karşı düşman olmak yerine onu eğitip bizimle birlikte olmasını sağlamak elimizde. Onun “yapamazsın” dediklerini ufaktan yapmaya başlamak ve hayallerimizin peşinden gidecek küçük adımlar atmaya başlamak. Çünkü nasıl olumsuz şeyleri söyleyince onlar gerçekleşiyor ise olumlu şeyleri söyleyince de olumlu şeyler gerçekleşiyor.

Öğrenmeye ve okumaya başladığımdan beri Bizans ve Yunan kültürünü merak etmeye başladım. İstanbul’da yaşamam da buna artı etki etti. Bizans eserlerini gezip ziyaret ettikçe bu kültürü daha daha beğenmeye başladım. Müzikleri, resimleri ve sanat eserleri derken bu kültürün bir meraklısı oldum. Fakat öğrendiğim ses bana hep AB vizesi ile gidilecek Yunanistan’a gidemeyeceğimi söyledi. Vize almamın zor olduğunu hatta eskiden aynı devlet olan bir yere niye vize almak zorunda olduğumu bana inandırdı. Ben de hiç gidemeyeceğime inanıp bıraktım mücadele etmeyi. Fakat bilinç altım buna inanmıyordu. Evrene sürekli mesaj veriyordu. ben seviyorum bu kültürü ve insanları. Atina’ya yerleşeceğimi söylediğim çocukluk arkadaşım öyle demişti. “Çocukluk hayalini gerçekleştirdin” O söyleyince farkına vardım. Hiç beklemediğim bir anda bir iş bularak oturma izni alıp yerleştim. Kitap yazacağıma 15 sene inanmayıp sonra bir iki yerde 50 yaşında kitap yazmış Gülseren Buğdaycıoğlu gibi birisi kitap yazıyorsa ben de yazarım dedim. Bahadır Yenişehirlioğlu kitap yazabiliyor, oyuncu olabiliyorsa bende yazarım dedim. Yayıncı aradım buldum ve kitapları yazdım. Şimdi ise 3. kitabı yazıyorum.

Dünyayı dolaşmak için Kaptan oldum fakat denizci olarak dünyayı dolaşamadım. Babamın bir müşterisine beni şikayet edip alın bunu başımdan demesiyle Yurtdışı Satış Temsilcisi olup 30 ülke gördüm. O yüzden size sürekli salık veren o sesten sıyrılıp sakince 10 dakika kendinize odaklanın. Neden bunları yaşıyorum? Bana ne mesaj veriyor bu yaşadıklarım. Hayatımıza kim girerse girsin asıl değişmesi gereken biziz. Kulakları çınlasın bir arkadaşım söylemişti. “Ozan, 10 tane değişik kadınla da evlensen eğer, değişmesi gereken sensin. Onlar değil.” Şikayet etmek ve başkalarını suçlamak sadece enerji kaybıdır.
Nihai Söz : Kendi sesini dinlersen, yaşadığın her türlü sızı, ağrı ve acının sana söylediklerini de duyarsın.

Evren Bana Ne Mesaj Gönderdi?

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir