Bazı insanlar gece yaşamayı sever. Gecenin sessizliğinde ve karanlığında insan ayrı bir ruha bürünür çünkü. Hayatın bir başka yüzüdür. Gecenin karanlığı. Her şey karanlık bir örtünün altındadır. Gizemlidir. Net seçilemez dünya. O siyah örtünün altında her şey gizlidir. Gün olmadan neler doğar o yüzden. Biz göremeyiz. İşte bu sessizliğin yine devam ettiği ama karanlığın gün doğumu ile sona erdiği vakit Tan vaktidir. Yine ölü sessizliği vardır. Sadece kuşların sesini ve erken saatte çalışmaya gidenlerinin araç seslerini tek tük duymaya başlarsınız. Gecenin o serinliği hala devam etmektedir O serinliğin de bir kokusu vardır.

Onu çekersiniz ciğerlerinizin en derinine. İşte yazmak için en değerli zamanlardan birisidir bu. Düşünüyorum da en üretken olduğum anlar hep konfor alanı denilen uğrunda bir çok emek verdiğimiz ve bir çok yenilikten vazgeçtiğimiz o rahatlık ortamından çıktığım anlar. Vücudumuz güvende olmadığında değişik hormonlar salgılıyor. Acı duyduğunda, aşk hissettiğinde. İşte bu hormonların salgılanması insana enerji, güç ve yeni şeyler üretmek için ilham kaynağını oluşturuyor.

Korkularımız ve bu konfor alanın bitişinden sonraki belirsizlik bize müthiş bir etki yapıyor. İslam inancı da bunu destekleyecek doneler bulunuyor. “Allah rızkımızı verir” gibi. “Ne zaman ölürürüz, Allah ancak o zaman rızkımızı keser ” gibi kendimizi o belirsizlikte güçlü kılmamızı sağlayan mantık zinciri kurulur. Bunun için önce kendi gerçeğimizle yüzleşmek gibi çok önemli farkındalık anına veya seviyesine gelmemiz gerekiyor. Yaptığımız her şey aslında içerden dışarı gerçekleşiyor. Bizim aldığımız karar bizi bağlıyor aslında. Dış etkenler sadece bizim onayımızla geçerlii olabilir ve sürebilir. Bugün ayın ilk günü. Dilekleriniz, duygularınız sizi eylemlerinize dönüşecek. En güzel günler sizin olsun.

Sabahın Sessizliği

Yazı dolaşımı


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir