Arbeit macht frei; “çalışmak özgürlük getirir”, “çalışmak özgür kılar”, “çalışmak insanı özgürleştirir” anlamlarına gelen bir Almanca deyiştir. Slogan, birçok Nazi toplama kampının girişinde yer almasıyla ün kazanmıştır. Alman yazar Lorenz Diefenbach, “Almanca: Arbeit macht frei” ifadesini 1872 yılında yazdığı kitabının başlığı olarak kullanmıştır. Slogan, Weimar yönetimi tarafından 1928 yılında resmileştirilmiş ve Orta Çağ’dan kalma “Almanca: Stadtluft macht frei” (“Kent havası özgürleştirir”) deyişinin yerine kullanılmaya başlamıştır. Deyiş, 1933 yılında iktidara gelen NSDAP (Nazi Partisi) tarafından da kullanılmıştır. Birçok Nazi toplama kampının girişinde yer alan “Arbeit macht frei” sloganı “sonsuz çalışmanın ruhsal özgürlüğü sağladığı” savını desteklemektedir. Peki çalışmak özgürlük getirir mi? Ne yazık ki bir dişlinin parçası olarak çalışmak bizi özgürleştirmiyor. “Yaratmak Özgür Kılar” demek daha doğru olur. Yeni fikirleri üretmek ve yeni şeyler üretmek bizi özgür kılar. Bazıları buna karşı çıkıp “Yaratmak Allaha Mahsus” diyebilir. İnsan parçaları birleştirerek yaratır. Yaratının olmadığı sadece bir görev, memur olarak yapılan her şey, günü bitirme, hayatı bitirme gibi sıkıcı bir hale döner. O yüzden modern köleliğin eseri olan 9-5 sistemi bizim sınırlayan bir yapıdır. Her gün rutin bir şeyler yaparak kendimizi geliştirip yeniden inşa edebiliriz.
Peki nasıl yaratabiliriz? Çalışırken çalıştığımızı anlamadığımız ve zaman sınırı olmayan istediğimiz zaman yarattığımız işi nasıl bulabiliriz? Bunun cevabı kendi içimizde. Farkındalık içinde olursak eğer bu sorunun cevabının kendimizde saklı olduğunu göreceğiz. Bir robot gibi her gün düşünmeden aynı şeyleri yapıp bir şekilde konfor alanında kaldığımız işin karşısında ki iş de bizim içimizde. İyi keşifler.