İzlediğim bir komedi skeci beni eski günleri ve okuduğum en değerli köşe yazarlarından olan Çetin Altan ve onun makale köşesinin ismini hatırlattığı. Ayrıca TİP milletvekili olarak TBMM ‘de 19 Şubat 1968 de linç edilmekten son anda kurtulup feci şekilde dayak yiyip hastanelik olmuştu. Tek gözü görme yeteneğini büyük ölçüde yitirmişti. Hem rahmetli Çetin Altan’ı anıp hem de bu skeçte bulunan hikayeyi anlatacağım. Hikaye şöyle ; Şeytan bir gün bir köyde süt sağan bir yeni gelin kadının yanına gidiyor. İneğin buzağısını da bir ağaca bağlamış süt sağarken gelip anasını emmesin. Şeytan da demiş şu ipi bir gevşeteyim de buzağı anasını emsin. Buzağı gidip anasını emmek isteyince gelin de elinin tersiyle buzağıya “de git” diye bir vuruyor. Bunu gören inek “Vay sen benim yavruma nasıl vurursun” diye bir tepik atıyor. Gelin kanlar içinde yerde. O sırada gelinin kayın babası ahıra giriyor bakıyor gelin kanlar içinde yerde, diyor “Vay sen benim gelinime nasıl tekme atarsın” alıyor tüfeği vuruyor ineği, o sırada damat geliyor bir bakıyor gelin kanlar içinde yerde, buzağı yerde, inek kanlar içinde yerde diyor “sen benim karımı, ineğimi vurdun” tutuyor babasını vuruyor. Sonra dayanamıyor acıya diyor bana yaşamak haram deyip kendini vuruyor. Şeytanda oradan diyor ” şimdi bu olanları da benden bilirler.” İşte ben tüm dünyadaki siyasetçileri bu hikayedeki şeytana benzetiyorum.
Bu makalede Çetin Altan’ın “Şeytanın Gör Dediği” köşe yazılarından alıntılar yaparak bitireceğim. İyi okumalar.
*****
“Türkiye hiçbir zaman kendi gerçekleriyle yüz yüze gelmekten hoşlanmadı.
Ne sinsi talanların üstüne gidilmesinden hoşlandı, ne iri yalanların üstüne gidilmesinden…
Ve değişen çağların sürekli dışında kaldı..”
*****
“Bir zaman sonra çağın dinamikleri Türkiye’yi de sarmalayacaktır…
Biraz tökezledikten sonra burası da çağın bir parçası haline gelecektir.
Gönül ister ki bu süre çok uzamasın ve çok belalı geçmesin.
Yazık olmasın gençlere.”
*****
“Gündemi hangi konuların yoğunlaştırıp, hangi konuların yoğunlaştırmayacağına kim karar veriyor diye sormak da gereksiz.”
Elbet milli irade karar veriyor.
*****
“Milli iradenin karar veremediği baş konu ise, “milli çıkarlar”…
“Milli çıkarların” neyi gerektirip, neyi gerektirmediğine; kapalı kapılar arkasında 5-10 kişi karar veriyor.”
ozankemalcullu.com
Bilgiye giden yol