İnsan aslında kendi kendisine karşı bile bir muamma. Kapalı kutu. Yani insan dışardan gelen uyarılara, sözlere, düşüncelere, fikirlere bakmadan evvel kendisini sakin bir kafayla durup izlemesi lazım. Yani böyle sakin kalıp kendisini izlediğinde kendisinin gizemli yanını görebiliyor. Kendini keşfetmek böyle bir şey. Yani içimizde bir kişilik var aslında konfor alanı istiyor. Bu alanda çok memnun ve bunu yaratmaya hatta bir konfor alanı fırsatı gelince buna balıklama dalmaya çalışıyor. Fakat içimizde bir taraf ya da kişilik diyebiliriz var ki o da bundan çok rahatsız. Konfor alanında gelişmediği için heyecan duyamadığı ve daha az değiştiği için mutsuz. İstiyor ki daha çok denesin. Daha çok keşfetsin, daha çok bir şey bıraksın bu dünyaya. Çok daha az keşke desin bu hayattan göç edeceği zaman. Hatta bu yapmadığı edemediği şeyler rüyasına giriyor. O düşlediği şeyleri yapmak için konfor alanını, düzenini bozuyor. Muamma dolu bir geleceğe yelken açmak istiyor. Artık gördüğüm rüyaları sabah uyanınca ya da uykumdan uyanınca hemen not alıyorum. Çünkü sonra ne rüya gördüğümü unutuyorum. Bu rüyaları inceliyorum sonra acaba bana bilincim yani zihnim ne diyor? Aslında bir bakıma ne gerçekleştiriyorsak hayatta bu konfor alanından çıkmamızı söyleyen ve risk almamızı söyleyen sesi dinleyince yapıyoruz. “Azıcık aşım, kaygısız başım” diyen taraf ne yazık ki mutsuz ediyor beni. Yani onu dinlediğimde bir süre mutlu olduğumu ama sonra içime bir kasvet çöktüğünü görüyorum.
Yani güvende ve konfor alanında bana huzur yok. Çünkü hayatın heyecanı ve neşesi kalmıyor. Sürekli aynı şeylerle karşılaşacağını bilmek ve sürekli aynı şeyi yapmak aslında yaşarken ölmekle aynı şey. Çünkü hayat aslında heyecan tatmak. Garanti olmayanı bilmek. Öğrenmek, yaşamak. Çünkü zaten öleceğiz. Bundan kaçış yok. Garanti bir şey yok aslında. Yani hayatta kalmaya çalışırken bir illüzyona da yenik düşüyoruz.
En sevdiğim filmlerden birisi de “Şimdi ya da asla” diye tercime edilmiş olan “Bucket List” filmidir. Filmde 60’lı yaşlarını geçmiş iki ayrı gelir grubundan insanın kanser olduktan sonra ölene kadar yapmak istediklerini yapmak için verdikleri mücadeleyi anlatır. O yaşa kadar yapamadıklarını tek tek yaparlar. Ben de görebildiğim kadar ülke görmek istiyorum. Görmek istediğim şehirleri yazıyorum ve görüyorum. Başka yapmak istediklerim de var tabii. Bungee Jumping, Yamaç Paraşütü gibi şeyler. Ben elimden geldiğim kadar kalbimin sesini dinlemeyi istiyorum. Genelde duygusal hareket ediyorum hep. Öğreniyorum hayatı ve son nefesime kadar da öğreneceğim.

Konfor Alanım : Şapkasız Çıkmam Abi!

Yazı dolaşımı


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir