Atina apartman ormanı içinde belirli yeşil vahalar vardır. Likavitos Tepesi, Ştrefi Tepesi, Musion Tepesi, Milli Bahçe, Kalimarmaro Stadı, Akropolis gibi. İşte bunlardan birisi de Metz semtinde bulunan şehrin en eski modern mezarlığı olan Atina Birinci Mezarlığıdır. Mezarlık olarak değil sanki bir açık hava müzesi gibi saatlerce gezilecek bir yerdir. Anıtsal bir parktır. Mezar taşlarındaki sanat paha biçilemezdir. Ayrıca bu mezarlarda yatan kişiler sağlıklarında dünya tarihinde bir çok değişiklik yapmış çok değerli kişilerdir. İşte bu mezarlıkta bir sonbahar günü dolaşırken rastladığım bir mezar beni çok şaşırtmıştı. Aleksandros Mavrokordatos’un mezarı bir anıt niteliğindedir. İstanbul’dan yolu Atina!ya düşen binlerce kişi gibi onuda kader bu topraklara getirmişti. Yunanistan devletinde başbakanlık yapmış Fenerli Rum bir aileden geliyordu. Mavrokordatos ailesi Osmanlı zamanında gücünün doruğuna ulaşmış bir aileydi. “Dragoman” kelimesi Arapça “Tercüman” kelimesinin ingilizceleştirilmiş haliydi. Tercüman diyemedikleri için “Dragoman” diyorlardı. İşte bu Tercümanlar Hristiyan Fenerli Rum ailelerden geliyorlardı. Hem Farsça, Osmanlıca, Arapça gibi doğu dillerini biliyorlar. Hem de Latince, Yunanca, Fransızca, İngilizce, Rusça gibi batı dillerini biliyorlardı. 1661 yılından 1821 yılına kadar Osmanlının bir nevi Dış İşleri Bakanı gibi çalıştılar. Güçlerini Dil bilgileri ve Kendilerine yönetilmek üzere verilen Romanya Topraklarındaki yönetimlerinden alıyorlardı. O zaman Eflak ve Boğdan ismi verilen bu topraklar yönetilmek üzere Hristiyan Fenerli Rum ailelere veriliyordu. Osmanlının tüm diğer toprakları Devşirme veya Müslüman paşalar tarafından yönetiliyordu. Sadece Eflak ve Boğdan Hristiyan Beyler tarafından idare ediliyordu. Tercüman-ı Bab-ı Ali denilen bu Padişahlık Tercüman Bürosunun ilk sorumlusu Panagiotis Nikousios. Ondan sonra tam yaklaşık 170 yıl çeşitli aileler bu göreve soyunuyorlar. Batı ile köprü oluyorlar. Osmanlının Karlofça, Küçük Kaynarca, Pasarofça gibi çok önemli anlaşmalarına imza atıyorlar. Elde ettikleri güçle Fener Semtini çeşitli konaklarla ve okullarla donatıyorlar.
Yunan Devletinin bağımsızlığından sonra ise bu ailelerden ipsilantis Ve Mavrokordatos Ailesi mensupları Yunanistana gelip çeşitli önemli görevlerde bulunuyorlar. Aleksandros İpsilantis Yunan Bağımsızlık savaşının kahramanlarındandır mesela. Aleksandros Mavrokordatos ise Başbakan olarak Yunanistana hizmet etmiştir. Yunanistanın kurulmasında destek veren Zengin Rum ailelere en büyük desteği ise Rus İmparatorluğu, Fransız ve İngiliz İmparatorluğudur. Almanlar ise o zamanlar milli birliklerini henüz kurmadıkları için Bavyera Prensi Otto (Yunanlar Odthon diyor) kral olarak kurulan yeni devlete destekte bulunmuştur.
Yeni devletin ilk başkenti bir Venedik-Osmanlı şehri olan Nafliondur. 1830lardan sonra Atina başkent seçilip çeşitli Alman ve Daminarkalı mimarlar tarafından Yunan Canlandırma Mimarisi üslübunda anıtsal binalarla donatılmıştır. Dil bilmek gerçekten çok önemli bir şey. Öğrenebildiğimiz kadar çok yabancı dil öğrenelim.