Helen Cumhuriyetinin (Yunanistan) en büyük adası Girit’e bağlı olan bu küçük ada, Spinalonga, çok az insanın bildiği hüzünlü bir geçmişe sahip. 1715’e kadar Venedik yani Latin kültürüne ait olan Spinalonga adası 1715 tarihi itibarıyla Osmanlı eline geçmiştir. Tam 25 yıl süren Girit adası kuşatması ile Girit adasına hakim olan Türkler adanın tümüne hemen hakim olamamıştır. En son ulaştığı bölgelerden biri olan Spinalonga adanın kuzeydoğunda bulunmaktadır.

Adanın ismi İtalyanca “Spina” (Diken) “Longa” (Uzun) kelimelerinin birleşmesinden gelmiştir. Yunanca resmi ismi Kalydon (Καλυδών) olarak kayıtlarda geçmektedir. Spinalonga adındaki yarımadadan bir kanal açılarak koparılmış ve ada haline getirilmiş bir karaparçasıdır. Çünkü ada çok güçlü bir kale ile donatılmış ve Antik Olos kentinin de bulunduğu Mirabello körfezinin girişinde konuşlanmıştır.

Stratejik önemi yüzünden bölgenin en önemli yerleşim alanı olmuştur. Türk hakimiyetinden sonra ada Türklerin yerleşimine açılmış Girit 1898 yılında Yunanistan’a geçmesine rağmen son Türk aile 1903 yılında adayı terk etmiştir. 1903 yılında ada sakinleri gidince adada Lepra hastalarının bulunduğu bir hastane açılmış ve hastalar burada tedavi edilmiştir. Bu tedavi yöntemi biraz hastaların tecrit edilmesi halinde kendini göstermekteydi. Ada bu insanlar için ayrı bir dünya olmuştu. Kendi tiyatroları, kendi düzenleri olan gezegen içinde küçük bir gezegen gibi…

Spinalonga sanki ölümden önce ölümü yaşayan Lepra hastalarının dünyası olmuştu. Lepra hastaları hastalık teşhisi konduktan sonra hemen tecrit ediliyor ve sevdiklerini ve ailelerini terk edip bu adada yaşamaya mecbur bırakılıyordu. Hastalık bulaşıcı ve ölümcül olduğu için yakalanan kişi geçmişine bir set çekip gelecek hayatını yeni hayat arkadaşları ile birlikte yaşıyordu. Bu dünya kendi kurdukları bir dünyaydı. Hastalığın bulaştığı insanların vatandaşlık hakları ellerinden alınıyor ve malları, mülkleri tanıdıklarının üstüne geçiyordu. Çünkü hastalığın çaresi yoktu. Antibiyotiklerin güçlenmesi ile hastalığı yakalanmış insanlar tedavi edilmeye başladı. Yetersiz beslenme ve sıhhi olmayan yaşam koşulları hastalığın en sevdiği şeydi. Yaşam şartlarının düzelmesi ve düzenli ilaç tedavi hastalığın Yunanistan’dan silinmesine yol açtı. Spinalonga artık ihtiyaç olmadığı için 1957 yılında kapatıldı. Bu tarihten sonra yerleşime hiç açılmadı.

Artık adaya günde 1500-2000 kişi teknelerle gelip geçmişin izlerini izleyip geri dönüyorlar. Ada içinde yüzyıllardır yaşamış insanların anılarıyla günümüzde yapayalnız duruyor.

Spinalonga – Yalnızlar adası

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir