Hayatımızın tamamıyle dijital bir ortama kaymaya başladığını artık daha fazla hissetmeye başladığım bu günlerde siz okuyucularımla başımdan geçen bir durumu paylaşmak istedim. 2019 yılında bir sosyal medya uygulamasına üye oldum. Alıntı araştırırken önüme çıkan bu uygulama bayağı işime yarıyordu. Uygulama Türkiye menşeili ve Türkçe. Kitap okuma alışkanlığı olan okur-yazar kimselerin kitap sevgisini paylaştığı bir grup. Geçen yıl bu uygulamanın bir yıllık üyeliğini satın aldım. Hem ücretsiz sosyal medya grubundan uzaklaşmak hem de kitap okuyanlara kendi kitaplarımdan ve başka kitaplardan alıntı paylaşmaktı amacım. Hem başka kitaplardan alıntı yapmak hem de kendi kitaplarımdan alıntı paylaşmak iyi oluyordu. Sesli Kitap uygulamasında dinlediğim kitapların da incelemesini yapıp bu platformda paylaşıyordum. On gün önce bir mesaj aldım. Bu uygalama üyelerinden bir WhatsAPP grubu üyesi beni kendi gruplarına davet etti. Bu WhatsAPP grubunda benim de okuduğum ve İnceleme payşatığım kitabın yazarı ile online bir buluşma yapacaklarmış. Ben de daveeti kabul ettim. İlk gariplik 20 soruluk başvuru formu linki oldu. Bir sürü kuralların olduğu formda neleri konuşmayacağımız yazıyordu. Din, Atatürk, Toplumsal olaylar v.s konuşmak yasaktı. Ben de davetçiye sordum “Atatürk Propogandası veya Din Propogandası yapılıyor mu?” “Hayır” cevabı aldım. Anarşist bir fikir yapım olduğunu ve propogandaya cevarp vereceğimi söyledim. Konuştuğum davetçi üye “Ulu Önderin bir devrimci” olduğunu söyleyince duruldum.
Gruba katıldıktan sonra onalarca alt sohbet grupları olduğunu gördüm. Felsefe, Okuma, PDF paylaşım v.s Sohbet grubunda herkes kendini tanıtırken fikirlerimden bahsettim. Okuduğum kitaplardan paylaştım ve “Dinin insan yapısı olduğunu ve insanları maniple etmek için bir araç olduğunu” söyledim. Bunun benim fikrimin olduğunu da belirttim. Grup birden karıştı. Sohbet kesildi. Herkes bana saldırmaya ve linç etmeye başladılar. Herkesin fikrinin kendisini bağladığını bunu kimseye kabul ettirmeye çalışılmaması gerektiğini söylememe rağmen benim fikrime saygılarının olmadığını söylediler. Benim iiçin gerçekten gözlem açısından çok değerli bir ortamdı. Beni “Felsefe” grubuna davet edip sohbete orada devam etmek istediler. Grup yöneticilerinin bir kısmı öğretmen. Ben saygının karşılıklı olması ve herkes birbirine saygı gösterirse gelişebileceğimizi söyledim. Allahın var olduğuna inandığımı ve Allahın kalbimizde olduğuna inandığımı söylediğimde de benim onları zorla kendi düşündüğüm gibi düşünmeye zorladığımı iddia ettiler. Sohbeti kapadılar. Gerekçe olarak “Kendi dinim olduğunu söylemem kabul edilemezmiş” Sonra sakin olma çağrıları yapıp beni ertesi gün grup kurucusunun arayacğını söylediler. Gerçekten de aradı ve bir öğrtemen edasıyla grubu mahvetmeme izin vermeyeceğini söyledi. Ben kulaklarıma inanamıyordum. Durumu anlatıp tek sesli bir grupta sadece kendileri gibi düşünen insanlarla bir gelişim göstermenin münkün olmadığını düşündüm. Beni gruptan çıkarmayacaklarını ama kimseyi tahrik etmememi söyledi arkadaş. Biraz daha gözlem yapmak için gruptan ayrılmadım. Fakat grup yöeticileri grubu proveke ettiğimi ülkenin faşist ve zorbalıkla yönetildiğini söylediğimi bunun doğru olmadığını söylediler. Felsefe grubunda din ile ilgili düşüncelerimi tekrar belirtince çok kızdılar. Ben de bu gruptan çıktım. Diğer gruplarda kitap linklerimi paylaştım ve fikirlerimi söyledim. Bu sefer diğer grup üyeleri paylaştıklarımla ilgili kelime hataları ile dalga geçmeye başladılar. Dün de tahmin ettiğim gibi benim grubtan attılar. Guruba uyum sağlayamadığımı bu yüzden gruplardan çıkardıklarını söyleyen bir mesaj aldım. Günümüz toplumunda beyin yıkama her yerde ve aynı şeyleri düşünen insanlar bir grup oluşturup sadece kendileri gibi olan insanlarla bir arada oluyorlar.

Dijital Faşizmi Nasıl Yaşadım?

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir