En başta tabii ki merakla. Merak etmek çok büyük bir nimet. İnsan merak ettikçe araştırmaya başlıyor. Kaynak bulup okumak, değişik yerlere gitmek ve farklı insanlarla tanışmak bu merak edilen şeyleri gidermeye yarıyor. Tanıştığın her insan, okuduğun her kelime ve gördüğün bir yer sana hayatında değişik yönlerin açılmasına ve merakının giderilmesine yarıyor. Bir de bu şekilde sana öğretilenlerle kendi öğrendiklerini mukayese etme imkanı bulabiliyorsun. Bu bilgileri karşılaştırırken saçmalıkları görüp kandırıldığını anlayınca daha da fazla araştırıyorsun. Daha çok yer görmek ve daha çok bilgi edinmek istiyorsun.
En güzeli de farkına varıp artık sana anlatılan palavralara inanmamaya başlıyorsun. Hassiktir Lan! diyorsun. Özellikle Banker, Doktor, Psikolog, Siyasetçi, Hukukçu ve Tarihçilerin hepsi birlikte hareket ediyor. Araştırmayan insanları kandırmak için birlikte çalışıp insanların en önemli silahı olan aklı kullanmalarını engelleyip onları bir şekilde yalan ve yanlış bilgilerle hipnotize ediyorlar.
İki kutup yaratıp bu kutuplara ayırıp insanları bu şekilde çatışma halinde tutarak taraf olup bitaraf olmalarını sağlıyorlar. 1876’dan sonra Gerici-İlerici diye iki grup oluşturup bu iki grubu sürekli çatıştırarak insanları koyun sağar gibi sağıyorlar. Bu kutuplaşma kutsal olaylar, Kahramanlar, dokunulmaz kişilerle bezeniyor. Bu hikayelere inanmadığında ya gerici(dinci) ya da ilerici (dinsiz) oluyorsun. 1876 yılından 1909 yılına kadar iktidarda İngilizlerin desteği ile kalan İkinci Abdülhamid’in muhafazakarların kahramanı olması gibi bazen Almanlar bazen de hem Ruslar ile İngilizlerin desteklediği ilerici Kemalistlerin de günümüzde bu iki grubun etkisinde olmaları gibi.
Araştırdıkça bu güç odaklarının desteği olmadan ne bir devlet kurulabilir ne de bu devlet kurulsa da ayakta durabilir. 1908 yılında II. Meşrutiyetin gelmesi ile ilericiler biraz iktidarı alır gibi olduklarında 1 sene sonra 31 Mart Vakası ile iktidarı kaybeder gibi oluyor. Bu kontra darbe girişiminin başladığı yer Taksim Kışlası. İttihatçı-Kemalistler iktidarı ele geçirdikten sonra düzenleme maksadıyla bu simgesel kışlayı imar planı kisvesi altında yıkıp yerine Taksim Gezi Parkı yapıyorlar. 1940larda yıkılan kışa sıkı durun 2013 yılında iktidarda olan İslamcı siyaset tarafından tekrar yapılmak isteniyor. Bu öyle bir tepki çekiyor ki ayaklanma çıkıyor. Yüzlerce kişi yaralanıyor ve bir çok insan ölüyor. Bu kışla tekrar yapılamıyor ve park duruyor hala.

Fakat müze yapılan başka bir simge Ayasofya ise cami yapılarak intikam alınmış ve mesaj gerekli yerlere iletilmiş oluyor. 1453 yılından 500 sene sonra 1953 yılında İstanbul’u Fetih kutlaması yapmaya başlayan diğer eskiden Kemalist sonradan İslam soslu Demokrat parti de İstanbul’u tekrar fethetmeyi keşfederek bu kutuplaşmanın bir parçası olup şehirde Uluslarası antlaşmalarla korunan Rum azınlığın mal varlığına göz dikip “Yunanlar Atamızın Evini Bombaladılar” İstanbul’da kendi vatandaşı olan insanlara saldırıp onların mallarını yağmalayıp, kaçırıp mallarına el koyuyorlar. Yağmalanan ganimet paylaşılıp bazı insanlar zengin ediliyor. Gücü eline alan islam soslu kesime tekrar kontra darbe yapılıp bu parti kapatılıp bunu yapan partinin Lideri Menderes idam ediliyor.
Bu çekişme sürüp giderken sürekli bir zümre zengin edilip gelir dağılımı bozukluğu sürmeye devam ediyor.
Ayık kalmak için okumalı, gezmeli ve araştırmalıyız. Başka çözüm yolu gözükmüyor.

Siyasetçi, Tarihçi, Hukukçuların Bizi Kandırmasını Nasıl Önleriz?

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir