Hani ünlü bir türkü vardır “Gemilerde Talim var, Bahriyeli yarim var. O da gitti sefere, ne talihsiz başım var. Hani benim Recebim? Sarı lira vereceğim, almazsa karakola gideceğim! Bu türküde bahsedilen bir çok şey Kasımpaşanın ve orada yaşayanların hayatlarında yaşadıkları ve her gün gördükleri şeylerdendi. Semt her daim bahriyeli askerle dolu olurdu. Hele hafta sonları evci çıktıklarında sokakları ve dükkanları doldururlardı. Semtte hem subay hem de ast subay orduevi bulunurdu. Hem Kuzey Deniz daha komutanlığı yani Osmanlının Bahriye Nezareti bu semtteydi. Bu bina bir saray yavrusunu andırır. Denizin kıyıısında kocamn bir deniz sarayıdır aslında. Diğer bir ismi Divanhanedir. Mimarı Sarkis Balyandır. Bu ihtişamlı bina zamanın Kasımpaşasının ne kadar ihtişalmlı bir semt olduğunu anlatıyor. Zaten rivayete göre tüm Donanma Komutanları o zaman semtte yaşıyorlar. 1970’lerde kömür deposu olan şu an sahildeki parka ismini vermiş ve içinde heykeli bulunan zat eski bir Kaptanı Derya. Yani Donanma Komutanı yani Bahriye Nazırı. Cezayirli Gazi Hasanpaşa. Aslen bir Kafkasya türkü ve esir olarak Tekirdağ (Rodosto) lu bir ağaya satılıyor. Sonra yeniçeri ocağına katılıyor ve Cezayire gidiyor. Burada önemli işler yapıp İstanbula geliyor. 1774 sonrası Kaptanı Deryalık yapıyor. Rivayete göre semtte Aslanlarla dolaşıyor. Bahriye Kışlasının yapımı emrini veriyor. Şu an Dereboyu caddesi olan Fişekhane Deresi o zaman Piyale Paşa Caminin önünden geçiyor. Kayıklarla Piyale Paşa Camiye kadar gelebiliyor insanlar. Çocukluğumda hem denizci, bahriye, komutan vs görmekten midir? Bilinmez Adanalı ve Selanikli bir aileden gelen ben Denizci olmak istedim. Denizcilik Meslek Lisesini kazanıp Kaptan oldum. 1980li yıllarda daha açıkken Taşkızak Tersanesinde ve Haliç Tersanesinde staj yaptığım gemilerle gelip tersaneleri incelemk fırsatı buldum. TCG Umurbey gemisinde bir süre görev yaptım. Sonra Hasköy Tersanesi, Haliç Tersanesinde Mehmet Akif Ersoy şehir hatları vapuru ile tamire girdik. Taş Havuzda gemiler nasıl tamir edilir? Bunları bizzat yaşadım.
Bahsetmek istediğim başka bir şey 1970’li yıllarda komşuluk daha güçlü olduğu için çocukken komşularda yaşardık. Dükkan komşularımızdan Bulvar Lokantasının sahipleri Ahmet ve Aslan Ağabeyler mükemmel bir karadeniz döneri yaparlardı. Ö dönerin tadını sadece Beşiktaşta Çarşıdaki Dönercide alıyorum. Mis gibi et kokardı. Bir de esnaf lokantası olduğu için her türlü yemek vardı. İstediğimiz zaman gidip şişe su, soda alır yemek yer yazdırırdık. Çoğu zaman yazmazlardı. 1982 Dünya Kupasının maçlarını dükkanda birlikte seyrederdik. Her şey daha ucuzdu ve yemek bol kepçeydi. İtalyanın şampiyon olduğu kupada hepimiz Kamerunun ve Cezayiri tutuyorduk. Almanya-Avusturya şike yaparak Cezayiri elemişlerdi. Dükkanda sıkıldığımızda diğer dükkanlara gidip sohbet ederdik. Otururduk, yemek yerdik, müşteriye bakardık. En çok durduğum dükkanlardan birisi de İbrahim Ağabeyin Berber dükkanıydı. Bahriye Caddesi No:19 daki dükkanın yanındaydık. Yaşıtım Çırak Mustafa ile birlikte şişelere şampuan ve kolanya doldururduk. Dükkana gelen müşterileri dinlemek ve sohbet etmek bizim için çok öenmliydi. 1988 Avrupa Şampiyonasını ve Hollanda –SSCB final maçını dün gibi hatırlıyorum. Daum Beşiktaşa ilk geldiğinde yine bu dükkanda bir Beşiktaş maçını izlediğimi hatırlıyorum. İnönü Stadında Beşiktaş seyircisi ilk kırk beş dakika susmadan 4 tribün şu şarkıyı söylemişti. Deniz Tarafı “Beşiktaşım benim”-Kapalı Tribün “Biricik Sevgilim” Eski Açık” Söyle Senden Başka” Gazhane Tarafı “Kimim var benim” En çok bağıran tarafta Gazhane tarafı olurdu. Çarşı taraftar grubuda oradan doğmuştu. 1970’li yıllaarda doğmuş bir çok İstanbullu çocuk bu stadta 23 Nisan gösteri izlemeye veya sahada gösteri yapmaya çıkmıştır. Bu stadı yakarak çocukluk anılarımızı da yıktılar. Aynı hissi Abdi İpekçi içinde yaşıyorum. Allahtan Spor ve Sergi Sarayını yıkmadılar.
ozankemalcullu.com
Bilgiye giden yol