Bence bu sorunun cevabı kişiye göre değişir. Daha doğrusu kişinin tercih şekline bağlı. Ben her insanın bir Yetenek ile ödüllendirildiğini düşünürüm. Yemek yapmak, Güzel konuşmak, Hafızasının kuvvetli olması, Aritmetik yeteneği v.s gibi bir sürü yetenek. Bu yetenekleri çok iyi kullananı da gördüm. Bu yetenekleri kullanıp suiistimal edeni de gördüm. Bırakın suiistimali bu yeteneklerin gerisin geriye gelip hayatına kast edenleri gördüm. Bu şekilde hem yakından tanıdıklarım var hem de biyografisini okuyup o şekilde şahit olduklarım var.

İlaçların prospektüslerini, Reklamları, İlanları, Ölüm ilanlarını bile okuyan bir arkadaşım vardı. Adam yürüyen ansiklopedi. Her şeyi biliyor desem abartmış olmam. 2-3 dil biliyor. Kadınlara zaafı var. Bir kadınla tanışıyor. Memleketini öğrenmesi yetiyor. Atıyorum kadın diyor “Brezilyalıyım, Amazon eyaletinin Manaus şehrindenim” Kız eğer kültürlü, bilgili adama zaafı varsa yandı mı desem. yaşadı mı desem? Çocuk hemen yapıştırıyor. “Manaus mu?” “Karayolu ile bağlantı 20 yıl önce sağlandı. Daha önce sade Amazon nehrinden gemi ve uçakla ulaşılabiliyordu. 19.yy sonunda araba lastiği Kauçuk ağacından alının sütten yapılıyordu. O yüzden dünyanın en zengin şehirlerinden birisi oldu. Paris’te bile olmayan lüks opera binası ve neo klasik yapılar yapılmaya başladı şehirde. Fakat yapay kauçuk bulununca bu zenginlik bitti” diye bir başlıyor. Kadın hemen yelkenler fora. Yani yelkenler suda. Bu genel kültür bilgisinin verdiği konfor alanı sürekli kardeşime yatak gıcırtısı olarak geri dönüyor tabii. Fakat kalıcı bir ilişkinin temeli olan inanç, ortak ideal, karşılıklı emek vs olmayınca tabii ki ilişki de yüzeysel oluyordu. Bu yeteneği hayırlı bir işe ancak bir inanca bağlanarak hayırlı bir hale getirebildi. Papaz oldu, evlendi. Şu an çok mutlu.

Allah rahmet eylesin, iki dakikada makine çizimi yapabilen bir arkadaşım vardı. Meslek lisesinde makine ressamlığı bölümünü okuduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık bölümünü kazanıp orayı bitirdi. Çocuk iki dakika da her şeyin eskizini çizip çıkarıyordu. AutoCad i o kadar çabuk öğrenmişti ki rahmetli babam bir şey çizdirmek istediğinde ondan yardım alıyordu. Çocuk mimar oldu ama o kadar çok iş alıyor ki. Birden iş kolik oldu. Stres ve aldığı işlerin zorluğu. Kendi mimarlık bürosunu açtı. Borca girdi. Sürekli kafein, uykusuzluk, sinir falan derken. Kalp krizinden 40 yaşında sizlere ömür.

Diyeceğim o ki kendim dahil, ne kadar yeteneğimiz varsa eğer bunun farkına varıp onu hayra kullanmak bizim elimizde. Önce o yeteneğin farkına varmak sonra onu bize ve topluma hayırlı bir şekilde kullanmak bizim elimizde.

Yetenekli Olmak Allah’ın Bir Lütfu Mu?

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir