OKB yani Obsesif Kompulsif Bozukluk yani Takıntı sadece kişilere has bir hastalık değil kanımca. Bu hastalık milli eğitim ve din ile tüm bir topluma yayılabiliyor. O toplumun tüm bireyleri de aynı eğitim sistemini gördüğü için aynı hastalığa maruz kalmış oluyor. Tabii her toplumun milli kimliği farklı olduğu için hepsinin takıntılarının boyutu ve şiddeti farklı olabiliyor. Her ulus devletin kendi kutsalları, hikayeleri ve ütopyaları olduğu için o toplumun bireyleri belirli bazı konularda aynı tepkileri veriyorlar. Mesela geçen gün yaşadığım bir durumu iletmek isterim. Arpaçay nehrinin geçtiği bir makale yayınladım İngilizce ve nehir ismi Arpaçay kalmış. Grubun yöneticisi hanım Ermeniler için bu konunun çok hassas olduğunu ve nehrin isminin Akhuryan olması gerektiğini söyledi. İngilizce vikipedya’ya baktım. Gerçekten de Ermenicesini kullanıyor bütün Avrupa dilleri. Azeriler ve Biz Arpaçay diyoruz. Mesela Artsakh’ın (Kaarabağ) başkentine (Stepanakert) dersem Türkler ve Azeriler uyarıyor (Hankendi) dersem Ermeniler gıcık kapıyor benden. Dedim ne hastalıklı bir dünya bu dünya. Bir de Türkler, Azeriler ve Ermenilerde Büyük Turan veya Büyük Ermenistan hayali ve ütopyası var. 10 milyonluk Azeriler veya 80 milyonluk Türkler 1,5 milyar Çin ve 145 milyonluk Rusya’yı ezip Çin denizinden Adriyatik Denizine bir Büyük Turan ülkesi düşlüyor. “Ah ulan on iki adalar bizimdi, Balkanlar bizimdi. Tekrar bize gelir inşallah” gibi rüyalar kuruyorlar. Ya da 2,5 milyonluk Ermenistan vatandaşı Ermeniler Adana’nın tekrar kendi topraklarını kurması için hayır duası ediyor veya istiyor. Kozan Ermeni Piskoposluğu için bir gönderi yaptım. Bir Ermeni hanım temennide bulunmuş. “İnşallah tekrar bizim topraklarımıza katılacak “Sis” (Kozan ilçesinin antik ismi) En çok güldüğüm de bana Ters davranan bir Ermeni kadına diğeri “Dikkatli konuş beyefendi ile. O senden daha çok seviyor Ermenistan’ı. O bir Kripto Ermeni yazmış” Bunları Rusça veya Ermenice yazıyorlar ama çok şükür Google Çeviri makinesi çok güzel çalışıyor. Hem gülüyorum okurken hem düşünüyorum. Yunan karımın Annesiyle benim hakkımda Yunanca dedikodumu yaparken dediklerini anlamaya başlamam gibi geliyor bana. Bir gün dayanamayıp Yunanca “Yok o kadar da değil abartma!” dediğimi hatırlıyorum eşime.

Peki bu hastalıktan nasıl kurtuluruz ? Bireysel olarak çalışmamız lazım. Çünkü okuldan ve etraftan alıyoruz bu hastalığı. Ayrıca hikayelere inandırmak insanları çok olay. Aynı dinlerde olduğu gibi. Kanatlı Atla göğe yükselen Muhammed, ayı iki bölen Muhammed. Ölüyü dirilten İsa, Gölün üzerinden yürüyen İsa v.s . Bunlara inanıp yaşayıp ölen insanlar neden 2 milyon nüfusuyla 200-300 milyon kişinin topraklarına oturacağını düşünmesin? Bununla oyalanmasın? O yüzden bir sürü masala inanıp hayatını bağlayan hatta onun için insan öldüren insan beyni ancak kendi başına bu değişimi yapabilecektir. Bir de başlıktaki konu. Bizim beynimiz bir taraf tutmadığı zaman bitaraf oluyor. Saf dışı kalıyor. Muhakemesi zorlanıyor. İki tarafın arasında kalmak en zor durum. Arafta kalmak işte. O yüzden taraf oluyoruz. Güçlü olmak üstün çıkmak için “Göçebe Moğollar sonradan geldiniz. Orta Asya sizin yeriniz” Biz daha önce geldik buraya. Siz daha yeni kuruldunuz. Yani tam bir çocukluk psikolojisi ve olgunluk gerektiren bir durum söz konusu. Allah veya Kosmos veya Evran bize yardımcı olsun. Amen!

Önce Biz Geldik! Yok Biz Sizden Önce Geldik!

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir