Çocukluğunda Anne ve babası tarafından onaylanmamış her çocuk birilerinden onay görüp kabullenmeyi bekler. Çünkü bu bir tatmin edilemeyen duygudur. Bunu tatmin etmek için kişi elinden gelen çabayı gösterip etrafındakilere bunu göstermeye ispat edip onay almaya çalışır. Bu onaylanmayı yaparken sarf edilen çaba o kadar çok enerji gerektirir ki kişi bundan dolayı çok ıstırap çeker. Belirli bir kısım bir yaşa erince bunun farkına varıp anlar. Dışarıdan birisini ikna etmek beyhudedir. Aynı kısa ömürlü anlık zevkler gibi. Anlık haz da geçicidir. Garanti değildir. beş dakika içinde elma şekeri biter ve sapı elinde kalır.
Dürüst delikanlı, Çalışkan Adam, Uslu çocuk vs gibi unvanlar için kendimiz olmayı unuturuz. Bunun pan zehiri tabii ki damarlarımızda akan asil kanda değil yaratılışımızda bulunan yücelikte vardır. Hepimiz yüce yaratanın bir parçasıyız. Bu şekilde yüceliğimiz kendimize aittir. Eşsiz bir varlığımız vardır. Bunu kabul edip kendimizi kabul etmek ve eksik gedik neyimiz varsa sevip sonsuz sevgiye kendimizi teslim ederiz. Bu acı duymamızın önünü kesecektir. Ölüm sadece bedene aittir ve ruhumuz ölümsüzdür. Ölüm korkusu ortadan kalınca insanın ıstırabı son bulacaktır.