Balkanlaşma; bir bölge veya ülkenin, kendi içinde daha küçük bölgelere ayrılmasıyla sonuçlanan parçalanma sürecini ifade eden bir jeopolitik terimdir. Bu süreçte taraflar birbirleriyle düşmandır veya en azından aralarında herhangi bir işbirliği bulunmamaktadır. Balkanlaşma, jeopolitik parçalanmaya yol açan dış politikaların bir sonucu olarak meydana gelmektedir. Terimin bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi; Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Yugoslavya dönemlerinde Balkanlar’da yaşanan etnik, siyasi ve askeri çatışmalardır. Bunun en büyük sebebi Balkanların doğu ile batı arasında bir köprü olmasıdır. O yüzden sürekli el değiştirmiştir.

Bir sürü devlet kurulup dağılmıştır. Osmanlı güçlenmeye önce Balkanları ele geçirdikten sonra başlamıştır. Batı’yı sağlama aldıktan sonra doğuya açılıp daha da genişlemiştir. Benim ziyaret etmediğim Sırbistan, Kosova, Kuzey Makedonya ve Romanya kaldı. Bükreş’e ayak bastım. Covid 19 yüzünden Atina’ya direkt uçuş olmadığı için Bükreş üzerinden uçtum. Bükreş havaalanında transit kısmında Atina uçağını beklerken tuvaletin gümrüklü alanda yani Romanya’da olması yüzünden Romanya’ya pratik ve hukuki olarak giriş yaptım. Çişimi yapıp geri çıktım. Bir şey görmedim yani. Bu bir kez daha başıma gelmişti. 2007 yılında THY ile Sabiha Gökçen- Zagrep bileti aldım. Temmuz ayıydı. Uçağa bindik 3 saat sürdü. Uçak indi. Ben, ilk eşim ve 4 aylık bebeğimiz. Kapı açıldı iniyoruz alana doğru. Terminal binasının üzerinde Ljubljana yazıyor. Hosteslere dedim biz Zagrebe gidecektik yanlış uçağımı bindik? Uçak Ljubljana üzerinden Zagrebe gidiyormuş. Bundan kimin haberi var peki diye sordum? Bir cevap veremediler. Bizim gibi bunu bilmeyen çok yolcu vardı. Geri gidip koltuğumuza oturduk.

Balkanlar’da gittiğim bütün ülkelerin ortak yönlerini söyleyebilirim. Ne yazık ki eski zamandan çok eser kalmamış. Kalan eserler hep 1400-1500 sonrası ibadethane ve kaleler. Bir de Osmanlı’dan bağımsız olduktan sonra yapılan canlandırma usulü anıtsal binalar ve mahalleler. Venediklilerin elinde olan bölümlerde bir korunma var. Fakat geri kalan kısmı yalan, dolan ve talan. Yunanistan’da mesela Mora yarımadasında Napflio gibi bir kaç şehir var eski şehir ve meydanları korunmuş. Geri kalan ne yazık ki beton ormanı. Arnavutluk’ta aynı ne yazık ki. Başkent Tiran’da sadece bir anıtsal camii ayakta kalmıştı. Geri kalanı hep 1900’lu yıllarda yapılmış binalar. İşkodra da öyleydi. Berat ve Gjirokaster korunmuş şehirlerdi. Karadağ’da ise 1946 ya kadar hep İtalyanlarda olan Kotor ve Budva korunmuştu. Budva’da eski şehir kısmı korunmuş dışına modern şehir yapmışlar. Ha keza Sofya ve Bansko da öyleydi. Sarajevo’da korunmuş bir şehirdi. Eski Osmanlı şehri hala duruyordu. Avusturya-Macaristan etkisinde kalmasının etkisi var sanırım. Mostar’da eski ortaçağ şehri harika korunmuştu. Hırvatların olduğu bölgeler aynı İtalyanlar gibi korunmuştu eski şehirler. Hırvatların yaptığı en büyük yıkım Mostar köprüsünü yıkmaları. Onu da yeniden eski taşları bularak bir Türk inşaat şirketi yapmış. Muazzam bir köprü. Üstünden geçmek gerçekten büyük bir haz. İnsanları ve yaşayan kültürü görmek için tavsiye ederim. Balkanlardaki kullanılan resmi dillerin çoğunda Türkçe ‘den geçmiş Türkçe, Arapça, Farsça kelime bulabilirsiniz.
Çok samimi ve misafirperver insanlar Sırplar, Arnavutlar, Yunanlar, Bulgarlar, Makedonlar. Ne zaman A.B.D , Çin, Rusya gibi uzak ülkelere gitsem en rahat anlaştığım ve yakın hissettiğim insanlardı. Balkanlı değil ama Osmanlı coğrafyasının halklarından olan Yahudiler ve Ermeniler de aynı şekilde çok yakın davranırlar. New York’da çek tahsilatı yapmak için bir gökdelenin 40. katında muhasebeciyi beklerken iki arkadaş Türkçe konuşuyorduk. Muhasebeci kadın geldi. Çeki verdi hemen. Bizden biraz daha oturmamızı istedi. Kendisini ülkesinde gibi hissettiğini Amerikan kültürüne 10 yıldır alışamadığını söyledi. Türkçe konuşmamızı söyledi o bize İngilizce cevap verdi. Arkadaşlarından dolayı az buçuk anlıyordu. Banja Luka – Bosna Sırp Cumhuriyetinde kaldığımız otelde bebeğimizin yastığını unuttuk. Geri dönüp resepsiyondaki 3 kişiye İngilizcedeki Pillow ve cushion u kullanıp yastık nedir anlatamadım. Oda anahtarını alıp girip kendim aldım. Merdivenden inerken gösterdim. Üçü birde “Yastuuk” diye bağırmıştı. Bir de kelimelerin eski hallerini kullanıyorlar. Quebec fransızcası veya Yahudi İspanyolcası veya Yiddiş dili gibi. Macaristan’da “kapı” “Kapu” kaldığı gibi. Şehir kapısı “Varoşkapu” olarak kullanılır. Tabii ortada şehir kapısı falan kalmamış o bölgeye yapılan metro istasyonuna semtin ismi verilmiş.

Balkanlaşmalı mı? Balkanlaşmamalı mı?

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir