Benim kitabı okuduktan sonra ilk izlemimim kitabın aslında bir kişisel gelişim düşüncesiyle yazılmış bir kısa roman olduğudur. Bir martı üzerinden insanın kendi hayatını aile, dış baskı ve olaylar ile sınırlamamasını ve birey olmanın yollarını anlatıyor. Cesur olursak eğer hayat bize ait oluyor. Karar alıp bunun sonucu beklersek ve hiç bıkmadan denersek. Denemeler yapmadan, meydan okumadan, deneyip yanılmadan hayatın bizim hayatımız olmadığı hikaye kurgusu ile anlatılıyor. Birey ve kendimiz olma yolunda geçireceğimiz aşamalar Martı Jonathan ile bize anlatılıyor. Bu hikayenin içinde çok güzel anlamlı sözler var. Mutlaka okunması gereken kitaplardan birisi. Benim kişisel olarak tek rahatsız olduğum fazla başarı odaklı bölümler var. Başarmak amaç değil hayatın bir parçası olmalı bana göre. En sevdiğim olgulardan birisi kendimiz olduğumuz zaman ancak özgür olabileceğimizi söylüyor kitap. Özgür olmak demek kendimiz olmak demek. Dışa bağımlı olmadan sadece kendi özü ile bağlantılı bir birey. Bir martının bile kendisi olmadığı zaman özgür olamayacağını göstererek bize çok güzel bir hiciv örneği veriyor yazar.

Gelelim kitabın hikayesinden biraz bahsetmeye. Martı Jonathan sürekli uçma denemsi yapıp en hızlı martı olmak istiyor. Sürüde binlerce yıldır süre gelen “sadece av için uç daha fazlasını karıştırma” mottosunu yıkmak istiyor. Bunun sebebi de böyle içinden gelmesi. Yüzyıllardır devam eden monoton ve sıradanlaşmış bir süreçte yaşayan Jonathan Livingston, ailesinin ve sürüsünün aksine tek gayesinin ıslak ekmek parçaları ve balık teknelerinden buldukları balıkları yemek olmadığı bir martı. Jonathan, özgür ruhlu ve öğrenmeye meraklı bir karakter. İstediği şey ise hayatın anlamı olarak nitelendirdiği özgürlüğe kavuşabilmektir. Genç yaşından uçuş denemeleri yapmaya başlamış ve bu, ailesi tarafından onaylanmamıştır. Babasının kendisine diğer martılar gibi denizden uzakta uçması gerektiğini ve karnını doyurmak için yemek bulması gerektiğini söylemesi ardından Jonathan normal olarak nitelendirilmiş diğer martılar gibi yaşamaya karar verir. Fakat haklı olarak bunun günübirlik bir yaşam olduğuna kanaat getirir. Kendisi gerçekten de asırda bir var olacak özel, bir o kadar da cesur bir martı. Öykünün devamında uçmayı öğrenme konusundaki ısrarı yüzünden sürüden kovuluyor. Ancak bu konudaki kararlılığı ve pes etmeyişi okuyucuyu oldukça etkiliyor. Her geçen gün biraz daha iyi uçmaya başlıyor ve martılara öğretim verebilecek düzeye geliyor. spoiler olmasını istemediğimden öyküden daha fazla bahsetmeyeceğim. Sadece çocuklar için değil büyüklerin de okuması gereken bir kitap. Bazı edebiyat sayfalarında “Çocukça” ve “Çocuk Kitabı” olarak bahsedilmesine rağmen kitap bence bir kişisel gelişim kitabı.

Gelelim kitabın içinde geçen bazı güzel sözlere;
*** “Jonathan,” dedi, “sevgiyi sakın ihmal etme.”
*** “Ne yaptığını bilirsen daima başarırsın.”
*** “Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz!”
*** “Cennet bir yer, bir mekân değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir.”
*** “Bizler; ka­rın doyurmaktan, didişmekten, sürü içinde güç kanıtlamaktan çok daha önemli değerlerin var olduğu bilincine ermek için kaç yaşamdan geç­tik acaba?..”

Martı-Jonathan Livingston

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir