Ben on dört yaşındayken taşındığımız apartmanda 26 sene yaşadık. Çocukluğumu geçirdiğim binada kapı komşumuzun iki oğlu vardı. Aynı bizim gibi. İki kardeş. Kardeşlerin büyüğü Hasan ile çok yakındık. Birlikte zaman geçirdiğimiz için bir birimizi çok iyi tanıyorduk. Kırk beş yaşıma geldiğimde Yunanistan’a yerleşeceğimi duyduğunda bana bakıp “Farkında mısın? Çocukluk hayalin gerçek oldu” dedi. Ben yetişkin olup büyüyüp bir çok ülkeyi dolaştığım halde vize istediği için Yunanistan’a gitmiyordum. Eşimle tanışınca bile vize alıp Yunanistan’a yerleşeceğimi düşünmüyordum. Fakat bilinç altı bunu başarıyor. İşte bu farkındalık bana nasıl iki ülkenin yapay bir şekilde sınırlarla bölündüğünü ve icat edildiğini gösteriyor. Dil de bunu apaçık gösteriyor. Çoğu kelimenin düşünce tarzı iki halkın aynı. Atina ve Pire bölgesinde 3 büyük takım vardır. AEK, Olimpiakos ve Panatinaikos. AEK İstanbul Spor Birliği demektir. İstanbullu Rumların kurduğu ve onların desteklediği bir kulüptür. Olimpiakos ise Deniz kıyısında Pirelilerin takımıdır. Uzun süredir bir mültimiyarder tarafından yönetilmektedir. İşte AEK takımına Türk diyorlar. Olimpiakos için de Hamsi. Olimpiakosun Gavros yani hamsi isimli bir internet sitesi de var. Aynı Trabzonspor’u aşağılamak isteyenlerin kullandığı gibi. küçük bir balığın ismini söylüyorlar. Kültür aynı. Nefret söylemi sosyal medya ile her an yanımızda. İstanbullu Rumlar burada Türk olarak görülüyorlar. Türk …. gibi bir aşağılama kullanılıyor. Türkiye’de is aynı şey Rum …. . Tam olarak yazamıyorum çünkü sosyal medya şirketi bunları yazanı engelliyor. En büyük kutuplaşma bu kontrol edemeyeceğimiz ırksal durum üzerinden yapılıyor. Göçmenler de bundan nasibini alıyor. Bir şekilde aslında hepimiz göçmeniz. Bir yerlerden gelip bir yerlere yerleşmiş insanların çocuklarıyız. Hepimiz insanız. Bunun farkında olursak eğer kimse bizi kötü hissettiremez. 1964 yılında babası annesi Yunan pasaportu olan bir çok aile bir gecede sınır dışı edildi. Bu insanların gönderildiği Yunanistan’da kendilerine 25 yıl pasaport verilmedi. Ancak 1989 yılında pasaport alabildiler.
Atıldıkları ülkenin vatandaşı olarak yaşadılar. Bunları niye mi yazıyorum? Bizi abuk sabuk şeylerle üzen ve beynimize maniple eden insanları tanıyalım ve farkına varalım diye.
Sevgiler

Hamsi, Türk ve Çubuk

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir