10 m2lik bir odadan yaklaşık 10 gün boyunca gördüğüm manzara aynıydı. Sotiria hastanesinin giriş katındaki odamdan kocaman bir korunun yeşil ve siyah çam ağaçları gözüküyordu. Yeşil ve siyah güzelliğin kokusu da odamdan içeri giriyordu. Mis gibi çam kokusu ve yeşil otların kokusu odanın içini dolduruyordu. Odamın balkon kapısı ve koridora açılan kapısı kitliydi.

Çünkü Korona hastaları bulaşıcı bir hastalığa sahip oldukları için hastanenin koridorlarında dolaşmamıza izin yoktu. Hastaneye gelen insanların yaşları ilerlemiş olanları gerçekten çok büyük sıkıntı çekiyorlardı. Odalarda yalıtım olmadığı için inleyen insanların sesi gece daha fazla duyuluyordu. Yan odamdan gelen inleme sesleri bir gece son buldu. İnleme ve çığlıklar durmuştu. Yattığım yataktan balkon kapımı görebiliyordum. İki gündür kalkamadığım yatağımdan balkon kapımın önündeki kapıda bir hareketlilik ve sesler geliyordu. Yan odanın kapısı açıldı. Özel giysili iki kişi sedye ile siyah ceset poşetinde birisini çıkardılar. Koridorda hasta bakıcıların koşuşturmaları ve konuşmalarını duyuyordum. ” Nine ruhunu teslim etti” İşte o sırada halime şükretmeye ve güzel şeyleri düşünmeye başladım. İlk geldiğim gece doktorlardan biri odamda benimle uzun uzun İngilizce konuşup benden sağlık geçmişim ile bilgi aldı.
15 sene önce sigara bıraktığımı öğrenince beni tebrik etti. Corona kaynaklı zatürrenin başlangıç seviyesinde olduğunu ve tedavi edileceğimi söyledi. Endişe etmeme gerek kalmadığını söyledi. Ozan Kemal Çullu olarak söylediğim ismimi “Κουλλου” yani Kullu olarak yazmışlardı her yere. Ayrıca kendilerine daha bilindik gelen “Kemal” ismini kullanıyorlardı. Kemal veya Bay Kullu. Doktorlarla her konuşmamızda bir birimizi tanıyıp bir çok şey öğreniyorduk. Hasta bakıcı ve hemşirelerin aktif ilgisi günün yalnız geçirdiğim anlarını mutlu bir şekilde geçirmemi sağlıyordu. Manos Hacidakisin “Kemal” şarkısını mırıldanıyordum içinden. İnsan bu durumlardan sonra en çok elindeki değerlerin farkına varıyor. Şikayet etmenin boş olduğunu ve ne kadar büyük bir nimete sahip olduğunu anlıyordu. Hastaneden taburcu olup eve gelince ev sanki bana saray gibi gelmeye başlamıştı. Evdeki konfor ise ayrı bir konu. İnsanlarla istediğin gibi konuşup dertleşmek ise ayrı bir nimet tabi. Daha çok insanı arayıp onlarla bağlantı kurmak da çok önemli tabii ki.
Sevdiklerimizin Kıymetini bilmek dileğiyle!

Pire’nin Çocukları

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir