“Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.
Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet; ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibi
ter damlalarıyla alnında… barış budur işte.”
Büyük Yunan Şair Giannis Ritsos böyle yazmış “Barış” isimli şiirinde. Bugün size bu büyül şairin dram dolu hayatını anlatacağım. Geçen yıl iş bulamadığım bir dönem yaklaşık 6 ay boyunca Atina’nın dışında “Aspyropyrgos” isimli bir semtte bulunan “Denizcilik Akademisi” binalarında temizlikçi olarak çalıştım. Denizcilik okulu mezunu bir “Kaptan” oalrak kaderim bir cilvesi olarak gördüm bu durumu. O okula giderken arabam olmadığı için Önce Kırmızı Hat Metro ile Syntagma istasyonuna gidip oradan Mavi Hatta geçip “Agia Marina” metro istasyonuna gidiyordum Oradan bindiğim 876 ve 866 nolu otobüslerle Akademinin 1 km yakınından geçen otobüsten inip okula yürüyordum. Otobüs Unesco
Dünya Listesinde bulunan “Dafni Manastırının” önünden geçiyordu. Ormanlık bölgenin sol kısmında manastır solunda ise Dafni Ruh Sağlığı hastanesi vardır. Hastaneye bakıp limler burada ömrünü geçirmiş diye geçirirken nerden bilebilirdim Yannis Ritsosun Kız KArdeşi ve Babası bu hastanede yatmış. Kız Kardeşinin ismi Stavrulayı. Önce Yannis Ritsos’un babası 1934 yılında ailevi sorunlardan dolayı tedavi görmeye başladı. 3 sene sonra 1937 yılında Stavrula (Lula) aynı hastanede babasıyla aynı kattaki başka bir koğuşta ruhsal tedavi görmeye başladı. Ritsos’un babası 1938 yılında bu hastanede hayatını kaybetti. Ayrıca ünlü şair 1921 yılında Erkek Kardeşi ve Annesini Verem hastalığı yüzünden kaybetmişti.
Biraz Ritsos ailesinden bahsedecek olursak, 4 kardeştiler. 1898’de Nina, 1899’da Dimitris, 1908’de Lula ve 1909’da Giannis dünyaya geldi. Giannis Ritsos’un Lula ile ilişkisi çok iyiydi. Aralarında yaş farkının az olması onları daha yakın hale getirmişti. Peloponnnes Yarımadasında bulunan Monemvasia’da büyüdüler. Ailenin ekonomik durumu çok kötüydü. Erken yaşta erkek kardeşlerini ve Annelerini kaybedince kader arkadaşı da oldular. 1925’te Ritsos 16 yaşındayken Lula ile birlikte Atina’ya geldiler. Altı yıl sonra, Lula, Giannis Ritsos’a maddi yardımda bulunan, Amerika’ya giden Yunan göçmen Dimitris Stavropoulos ile tanışır ve evlenir. Ancak evlilikleri uzun sürmez ve Lula, Daphne’de bulun ruh sağlığı hastanesine kabul edilen babasına bakmak için Yunanistan’a döner.
Biraz Giannis Ritsos’a dönecek olursak, 1927–1931 yıllarını verem hastalığı nedeniyle bir sanatoryumda geçirdi. İlk şiirlerini bu dönemde yayımlamaya başladı. 1931’te komünist gruplara katıldı, bu şiirinin doğrultusunu çizdi; ilk şiirlerinde burjuva karşıtı devrimci sanatçıların çizgisini izledi. Trakter (1934, Traktör) adlı, Sovyetler Birliği’nde sosyalist düzeni ele aldığı ve teknik temasını da Yunan şiirine sokan ilk kitabında, nihilizme karşı tavır aldı. Epitaphios (Yazıt-Mezar Yazıtı) (1936) adlı kitabı Atina’da Zeus tapınağında, faşist cunta yönetimi tarafından törenle yakıldı.
Şair, solcu siyasal görüşleri yüzünden Metaksas (Limnos, Agios Evstratios, Makronisos adaları) ve Papadopulos (Giaros ve Leros adaları) dönemlerinde Ege Adalarında sürgün olarak yaşadı. Ayışığı Sonatı (1956) adlı kitabıyla Ulusal Şiir Ödülü’nü, 1976’da Etna-Taormina Şiir Ödülünü ve pek çok uluslararası ödülü kazandı. Ritsos’un otuzdan çok kitabı yayınlanmıştır. Ritsos 1977 Lenin Uluslararası Barış Ödülü’nü almıştır.
Ritsos, metaforlarla örülü şiirlerinde, Yunanistan coğrafyasını arka plana alarak, yurtseverlik duygularını işledi. İnsanın günlük yaşamdaki durumuna yaklaşımı, nesnelere duyduğu ilgi, ayrıntıları bütün yalınlığıyla yansıttığı kısa şiirlerinde iyice belirginleşir.
Şiirleri 80 kadar dile çevrilmiş ve milyonlarca insana ulaşmıştır.