Shantel isimli Alman DJ 2007 yılında “Bukovina” adında bir albüm yaptı. Bu albümde çalan şarkıların hepsi Balkan müziğinin modern disko yorumuydu. Albümde tüm şarkılar mükemmeldi. “Disko Partizani” ve “Disko Boy” albümün en çok ses getiren eserleriydi. İşte bunlardan biri olan Disko Boy melodisi o kadar içten ve bize yakındı ki bu melodiyi hiç bir zaman unutmadım. Yıllar sonra 10 sene sonra internet üzerinde yunan müziklerini dinlerken birden “Disko Boy” şarkısının esinlediği şarkıyı buldum. “Μάγκικο (Σκερτσοπεταχτό)” Yunanca “Büyü” veya “Sihir” demek. Evet, Disko Boy bu şarkının melodisi üzerine yazılmış “Hip hop-Ethnic-Disko ” bir şarkıydı. Evet Rebetiko şarkısıydı. Şarkının bestecisi 1880 yılında İstanbul’da doğmuş.İsmi Kostas Karipis. Okuduğum kaynaklarda “1952 yılında Atina’da vefat ettiğine inanılıyor” gibi bir yazı mevcut. Yani ölüm tarihi kesin değil. Rebetiko şarkılarının doğduğu topraklardan gelip o şarkılarının hala söylendiği ve nefes verildiği ülkede yaşamak bir büyü gibi.
Kurulu düzene karşı gelmek ve o düzenin yasaklarına uymamak bu şarkı türünün felsefe açısından temel taşı. İnsanların doğdukları topraklardan aniden, birden bire sürülmesi ve hiç tanımadıkları bir ülkeye aniden atılmalarına karşı çıkmanın duygusal açılımı. Rebetiko şarkılarını üretenlerin bir çoğu duyguları ne diyorsa onu yapmış insanlar. Bir düzen kurmadan “Teke” denilen bakımsız ve pis yerlerde şarkı söyleyip karın tokluğuna yaşayan insanlar. Vassilis Tsitsanis, Sotiria Bellou, Yovan Çavuş, Rita Abacı,Roza Eskenazi, Loukas Daralas, Markos Vamvakaris daha burada ismini yazmadığım bir çok değerli sanatçı Rembetikoya hayat veren insanlar. Makamları ise Sirtos, Zeybekiko,Hasaposervikos, Hasapiko, Antikristos, Karsilamas, Aptalikos, Çiftetelli.
Binlerce yıllardır yaşadıkları topraklardan politikacıların arkasında bulunan para babaları yüzünden ayrılan bu insanlar gelenek ve göreneklerini ellerinden geldiği kadar korumaya çalıştılar. “Denize Dökülen” bu insanlar karşı kıyıya çıktıklarında hayatta kalma savaşı verdiler. Şimdi apartmanlarla dolu olan Nea Filedelfia (Yeni Alaşehir), Nikaia(Kokkinia),Nea Simirni(Yeni İzmir), Nea Iyonya ( Yeni İyonya), Nea Halkidona (Yeni Kadıköy) gibi kendi topraklarının isimlerini koydular. Önce tenekeden gecekondularda yaşamaya başladılar. Atina ve Pire şehrinin merkezinin o zaman çok uzağında bulunan bu mahrumiyet bölgelerinde yaşadılar. Zamanla şehir büyüdü ve modernleşti. Gemilerle İzmir’den kaçan insanlar önce Pire limanına sonrada şehrin boş alanlarına yerleştiler. Şimdi bu semtlere yolunuz düşerse artık o gecekondular yerine apartmanlar ve Anadolu’da bulunan kiliselerinin kopyalarıyla karşılaşacaksınız.
Kimin için ve ne için insanlar oradan oraya gönderildiler? Kimin çıkarı için yapıldı bunlar. Bu insanlardan hiç bir farkımız olmadığını ve insan olduğumuzu Yunanistan’da yaşadıkça insan daha çok anlıyor. Siyasetçilerin bize yaptıkları bu “Büyü” bozulmalı. Milliyetçilik zehirini, büyüsünü yok etmek elimizde. Bunu severek, araştırarak ve öğrenerek yapabiliriz.
Sevgiler