Geçen hafta komple Türkiye’de yaşadım. İnsan bir ortama uzak kalıp sonradan geri gelince çok daha duyarlı oluyor o atmosfere veya ortama. Yoksa tüm evren sana aynı geliyor. Herkes aynı şeyi yaşıyormuş gibi. Televizyonda yayınlanan dizilerle milleti maniple etmek veya uyuşturmak günümüzün en etkili araçlarından birisi. Tüm gün ekranın karşısında oturanlar da genelde hep aynı şeyleri izliyor. Eskiden dizilerde ailenin ne kadar iyi olduğu ve ne kadar değerli olduğu anlatılırdı. Süper Baba, Kaynanalar, Perihan Abla gibi diziler bize iyiliği anlatırdı. Şimdi her dizi bize nasıl bencil olunur? nasıl aldatılır? nasıl insan öldürülür? Nasıl katil olunur? Nasıl uyuşturucu çekilir? Nasıl düzenbaz olunur? Bunları anlatıyor.
Tüm gün televizyon izleyen bir insanın psikolojisi bozuluyor. Gerçekten. Bu “Kızılcık Şerbeti” de ülkede kutuplaştırılan insanların ayrıldığı iki kutba mensup aileyi konu alıyor. Muhafazakar bir aile ile laik bir ailenin evlenen iki bireyinin hayatı anlatılıyor. Bu iki kişinin aile bireyleri de detaylı anlatılarak dizinin konusu zenginleştiriliyor. Muhafazakar ailenin reisi yani babası eski gelinlerinin ablasıyla ilişkiye giriyor ve çocuğu oluyor ondan. İlk izlediğim bölümde bu denk geldi bana. Daha neler neler var. Öyle güzel bir şekilde anlatılıyor ki tüm bu dedikodular, çıkmazlar, karışıklıklar insan gerçekten sigara, uyuşturucu gibi müptelası oluyor. “Gaddar” dizisi ise ayrı bir manyaklık. Seri katil olan bir temiz aile çocuğunu anlatıyor. Kötü insanlara kızıp onları teker teker öldüren birisini. Köpekleri, Kedileri öldüren ve işkence yapan bir adamı öldüren bir insanı bize ballandıra ballandıra anlatıyor. Sanki insan öldürmek o kadar kolay. Organ mafyasına yardım eden bir doktoru öldürüyor mesela. Türk Robin Hood. Allah bizi beladan ve kötülükten korusun. ne diyeyim. İyi akşamlar