Bugün Bursalı bir arkadaşımla yorumlaştık. İnsanların iletişimi artık yüz yüze değil. Artık telefon bile etmiyoruz. Direkt mesaj da yok. Sosyal medyada gönderi altına yorum yazarak haberleşiyoruz. Adana eskiden nüfus sıralamasında 4. durumdaydı. Şimdi 7.sıraya gerilemiş. Onun altına yorum yazan bir Bursalı dostum “Ne zaman Adana 4. sıradaydı?” diye sorunca ben de ” İki binli yıllara kadar Adana 4. sıradaydı. Bursa 1970’li yıllarda otomotiv ve makine sanayi yatırımları ile çağı yakaladı. Adana ise tekstil ve iplik sanayine alternatif bulamadığı için geri kaldı. Fakat Bursa bu yüzden betonlaştı” dedim.
1970’li ve 1990’lı yıllarda orta halli insanlar İstanbul’dan tatile Marmara bölgesindeki yerlere yazlığa giderdi. Gemlik, Kurşunlu, Mudanya, Erdek, Denizkent vs gibi yerler gözdeydi. Bursa’ya gittiğimizde şehir Bizans ve Osmanlı zamanında olduğu gibi Uludağın yamacında duruyordu. Tofaş ve Reno fabrikalarının kurulduğu düzlük Bursa ovasına yapılan ilk tecavüzlerdi. Nilüfer ilçesi ve Görükle köydü. Aslında ilk ovadan yemeye başlamalar Cumhuriyet ile gerçekleşti. Bursa Stadı, Kültür Park, Eski Otogar hepsi düzlüğe yapılmaya başladı. Merinos Fabrikası da ovaya yapıldı. Darmstad caddesi ile birlikte Ovaya enine ve boyuna yayılmaya başladı şehir. Aslında Bizans zamanı şehrin dağa yapılma sebebi kayalık kesimin sağlam zemin olması ve ovanın ekilerek bir ekonomik güç yaratmaktı. Fakat bu zamanla unutuldu. 1980’li yıllarda şehrin en uzun binası Pars Han isimli bir iş hanıydı. Haşim İşçan caddesinin başındaydı. 7 katlıydı. Ovaya gökdelen dikmeye henüz başlanmamıştı. Şehir Otomotiv sektörü ve otomotiv yan sanayi ile büyük göç almaya başladı. Bunun sonucu Mudanya ile Kestel arasında genişledi. Çok değerli topraklar betona dönüştü. Senede 3-4 ürün alınan ova gri bir beton ormanı halini aldı. Para için. Peki bu para ile sağlık satın alınabilir mi? Herkes çok zengin mi oldu bu şekilde? Çok mu mutlu olduk?