Artık yarım yüzyıllık bir yaşa sahip olduğum için bunun nimetlerini kabul etmek ve farkına varmak gerçekten güzel bir şey. Son nefesime kadar da yeni tecrübeler edinmeye devam edeceğim. Öğrenme ve farkına varma son nefese kadar da devam edecek. Pes etmek yok. Başlıktaki soruya benim cevabım kendi tarafını kendin yaratacaksın. Bir tarafa ait olmadan kendi tarafını oluşturacaksın. Taraf olmayacaksın. Bir tarafa üye olarak kişiliğini kaybetmeyeceksin. İçinde bulunduğumuz zamanda iki kutup yaratılıyor. Bu kutuplara ait olmak zorunda kalıyorsun. Fakat hepimizin varlığı eşsiz ve tek. Kimsenin düşündüğü gibi olmak zorunda değiliz. Solcu-Sağcı, İslamcı-Kemalist, Kontragerillacı-Sandinist, Frankocu-Cumhuriyetçi- Spartakist-Aşırı sağcı, Menşevik-Bolşevik v.s.
Zaten en sevdiğim de iki grubun da taraf olduğu ve kutsal bulduğu şeylerin nasıl sadece onların inandığı şeyler olduğunu onlara anlatmak. Çünkü taraf olduğun zaman kendi kişiliğini kaybedip robotlaşmaya ve maniple edilmeye başlıyorsun. Ulu Önderimiz, Efendimiz, Führer, Yüce Yoldaş vs gibi tapınma başlıyor. Merkeze koyduğun kutsalların ve kahramanların yaptıklarına biat etmeye başlıyorsun. Kutuplaşma içinden çıkamayacağın bir girdap gibi kişiliğini etkiliyorsa o yerde zaten duramıyorsun. Çünkü bu kutuplaştırma senin inancın değil. İçinde bulunan bir gruba ait olmazsan eğer yok olurum. Bir yere bir gruba ait olmalıyım duygusu bu.
İçinde sevginin verdiği heyecanın olmadığı her şey insanı bir şekilde yok olmaya doğru itiyor. O yüzden sevgi üretmek ve emek vermek insanı zinde ve taze kılıyor. Bunun da en güzel yolu her sabah gülümsemek, çevreye ve kendine sevgi göstermek ve emek vermekle oluyor. Sinirli, öfkeli, kızgın insanlar ve ortamlardan uzaklaşmak bizi daha dinç ve sevgi dolu yapıyor. Tecrübe ile sabit.