Korku öfkeyi, öfke nefret etmeyi, nefret etmek de acı çekmeyi getirir. Yıldız Savaşları filmlerinin ilk çekilmiş filminde hiç unutamadığım “Aziz Yoda” repliği. Gerçekten de korkularımızın verdiği duygular genelde bize acı çektirir. Bazen bu acı çekmek gereklidir. Uyanmamız, ders almamız ve bu durumdan kendimizi geliştirecek bir farkındalık çıkarmamız için. Bizde eskiden beri olan “İdrak” etmek lafı aslında bu. Bir şeyi anlamak farklıdır “İdrak” etmek ise durumun tamamıyla farkında olmaktır. Benim idrak ettiğim şeylerden bir tanesi ve en önemlisi kendi istediğim ve bana uygun olan hayat ile ilgili kararlarımı uygulayamadığım zaman gelişemediğim. Bunları yapana kadar da mutlu olamıyorum. Ne yaparsam da yapmak istediğim şeylere doğru yol alıyorum. Korkmadan o istediklerimi yapınca gelişiyorum ve yaşadığımın tadına varıyorum ve bunun daha çok idrak etmemi ve daha çok isteklerimi gerçekleştirip kendim olmamda en büyük yardımcı oluyor. Birileri istemedi diye yapmamak, kırılır diye vazgeçmek hem beni hem de etrafımdakileri mutsuz ediyor.
Yazmayı sevmemin en büyük nedeni düşüncelerimi dışarı aktararak onların bir eylem haline dönüşmesi için zihnime tekrar ekmiş olmam. Bu düşünceleri ve duyguları yazarak kendime yol göstermiş oluyorum. Ayrıca bu yazdıklarımı sosyal medyada paylaşarak düşüncelerimi insanlara aktarıp etkileşim almış oluyor. Bu benim için kendime faydalı olmak ve kendimle birlikte başkalarına faydalı olmanın en temel sebebi. Korkup yapmadığım veya başkalarının korkup benim yapmamı engellediği her şeyi kesin yapana kadar rahat etmiyorum. Etrafta rahat etmiyor. O yüzden korkunun bir sanrı olduğunun farkına varıp gerçekleştirmek en güzeli. Bir nefes alıp düşünmek tabii ki çok güzel her zaman yapmalıyız ama fiiliyata geçmek için de çok düşünememeliyiz. Çünkü eylem bizim idrak etmemizi sağlıyor. Eylem yani fiiliyat olmadan hiç bir şey idrak edilemiyor. Yaşamak lazım ve tecrübe etmek lazım.
ozankemalcullu.com
Bilgiye giden yol