Fauda, (Favda okunuyor , Arapça “Kaos” demek) 3 sene önce eşimin keşfettiği bir İsrail yapımı bir Netflix dizisi. 2 sene yüzüne bakmadığım ve eşim izleyince ona takıldığım sonra müptelası olduğum bir gerilim, cinayet ve terör dizisi. Dizinin oyuncularının büyük bir kısmı Arap ülkelerinde doğmuş veya Arap bir ülkeden ailesi olan evinde Arapça konuşulan Yahudiler. İsrail’in YES isimli kanalında yayınlanmış ilk sezonu. Dizide diyaloglar iki dilde. Arapça ve İbranice. Dizinin konusu Yurtdışında geçmeye başlayınca İngilizce, Fransızca v.s dilleri de giriyor araya. Dizinin ilk sezonu Gazze-İsrail çatışması ile ilgili. Dizinin büyük bölümü Gazze şeridi ve Batı Şeria bölgelerinde geçiyor. Dizinin hikayesini yazan Lior Raz İsrail ordusunda komando olarak askere gidiyor. Orada özel kuvvetlere geçiyor. Sonra istifa edip Sahne Sanatları okuyor ve yaşadığı hayatın hikayesini senaryo olarak yazıyor. Dizide İsrail İç Güvenlik HAber Alma Teşkilatının “Arapça” konuşan bölümünde olanlar anlatılıyor. Cumartesi gününden beri Hamas’ın yaptıklarını biz FAUDA dizisi izleyicileri 4 senedir izliyoruz. Dizide Hamas İsrail şehirlerine Roketlerle saldırdı son sezonda.
Araplarla Yahudilerin nefret-sevgi ilişkisini, aralarındaki bağı ve nasıl bir birlerini tanıdıklarını ve davrandıklarını çok güzel anlatıyor dizi. Diziyi daha çok anlatmadan asıl konuya gelmek istiyorum. Bu Kaos durumu önce dinler sonra da yaratılan milliyetçilik inancı tarafından üretilip kullanılmaya devam ediyor. Arap milliyetçiliği ve Yahudi milliyetçiliği dinlerden aldıkları nefret ve korku psikolojisini devam ettiriyorlar. Çünkü bu psikoloji insanların kilitlenip sadece tüketime yönelmesine ve kontrolü kaybedip bilinçsizce ırkçı ve milliyetçi politikacılara yapışmasını sağlıyor. Onlar da istedikleri harcamayı yapıyor. Hamas yaptığı intihar saldırıları ile İsrail devletinin tamamen kontrolü ele geçirip daha da acımasız kararlar almasına yol açıyor. Bağımsız Filistin Devleti haklarını bu şekilde şiddetle almaya çalışmak Filistin halkının daha çok acı yaşamasına yol açıyor. Nefret her zaman nefret doğurur. Sevgi doğuracak eylemler yapmak elimizde. Yeter ki kendimizi sevecek ümidi çevremizde görüp bulup ona sarılalım. Kaos içimizde yeter ki onun sebebini bulup sevgiyi seçelim.