2011 yılında çalıştığım şirket ithalatının büyük bir kısmını Çin’den yapıyordu. Kurumsal satış için girdiğim şirkette İngiliz dili bildiğim için uluslararası yazışmalar benim üstüme kalmıştı. İthal ettiğimiz ürünler paslanmazdan mamül endüstriyel banyo ekipmanlarıydı. Endüstriyel tip El kurutma makineleri, Paslanmaz Klozet ve alaturka tuvaletler, Paslanmaz Otomatik Sabunluklar, Çeşitli paslanmaz banyo aksesuaarları. Bu firmaların bulunduğu fabrikaların bir çoğu Guandong eyaletinde bulunuyordu. Bu eyalet Hong-Kong’a komşu olduğu için Komünist Çin’de serbest ticaretin ilk başladığı eyaletti. Eyaletin içinde sadece bu dört şehirin bulunduğu bölgede (Shenzen, Donguang, Foshan, Guangzhou) 100 milyon kişi yaşıyordu. Aylardır yazıştığım çinli satış temsilcileri ile anlaşıp fuarda onları görmek için söz aldım. Guangzhou şehrine direkt uçuş yapan nadir şirketlerden birisi de Türk Hava Yollarıydı. Uçak 350 kişilik dev bir uçaktı. Uçağın yarısı Çinliydi. Yani ben öyle sanıyordum. Mayıs ayı Kanton Fuarı ayı olduğu için Avrupanın her yerinden insanlar bu uçaktaydı. Yanımda İtalyan, alman, Yunan iş adamları vardı. Sağ tarafındaki üçlü koltuklarda yaklaşık 80 kişilik çekik gözlü Çinliler oturuyordu. Uçak kalkarken içlerden birisi çoraplarını çıkarıp aya kalktı ve arkadaki koltuklara dönüp bağırdı. ” Tacettin ağabey abdest alalım mı?” O zaman anladım ki bu kişiler Çinli değil Türk. Sonradan öğrendim ki bu kişilr Konya Ticaret odası üyesi işadamlarıymış. Türkmen veya Yörük oldukları için çekik gözlülermiş. Seferi olmalarına rağman uçağın göz içi kadar tuvaletinde abdest alıp kıbleye felan önem vermeden oturarak akşam namazı kıldılar.
11 saat yolculuktan sonra Guangzhouya vardık. Sıkı bir güvenlik taramasından sonra yaklaşık 2 saat bekleyip havalanından çıktık. Çinliler çok modern ve yeni binalarda yaşıyorlardı. Havaalanı süper moderndi. Tur ile geldiğimiz için Rehberimiz bizi topladı. Sonra şirkete ait otobüsle otellerimizie dağıtıldık. Benim 4 yıldızlı otelim şehrin Mecidiyeköy gibi bir semti olan Sanyuanli’de bulunuyordu. Semt inanılmaz kalabalık ve hareketliydi. Semtte bulunan bir Uygur lokantasında karnımı doyuruyordum. Uygurlar Türk olduğumu söyleyince çok güzel hizmet ediyorlardı. Yoğurda “Katık” diyorlardı. Ayrıca Lokantada Çinli Müslümanlar çalışıyordu. Şehrin 20 milyon nüfusu olmasına rağman trafik sıkışıklığı diye bir şey yoktu. 15 gün kaldım ve bir sefer trafiğin sıkışıtığını görmedim. Sanyuanli de aynı Mecidiyeköy gibi ortasından upuzun viyadük geçen bir semtti. Şehrin bir sürü Freeway denilen otoyollarından biri bu semten geçtiği için aynı bizim 1980^li yıllardaki Mecidiyeköy gibi viyadüğün altı otobüs durağı, büfeler ve bir sürü seyyar satıcı ile doluydu. Gece geç saatlere kadar sokak yemeklerinin tadına bakabilirdiniz. Çinli kızlar beyaz erkeklere aşırı ilgi gösteriyor. Sokakta yürüdüğünüz zaman bunu görebiliyorsunuz. Fuara metro ile gidiyorduk ve metro istasyonu benim otele çok yakındı. Yazının 2.bölümü yarın
ozankemalcullu.com
Bilgiye giden yol