Yaklaşık 20 günü hiç bir şey şey yazmadan geçirmek çölde susuz kalmak gibi bir şey. İmdadıma yetişen bir kaç gündür izlediğim dizi “Narcos” ve onun efsanevi film müziği “Tuyo” oldu. “Tuyo” adlı şarkı bana harika tınılarıyla ne güzel duygular hissettirdi. Bu hisler bana çok güzel fikirler verdi. Aslında bu hislerle birlikte duygularım yine beni araştırmaya ve öğrenmeye itti. Öğrendiğim bu bilgileri paylaşma isteği işte bu yazıyı yazmama sebep oldu. Aldığım Tüyo gerçekten çok önemliydi. İspanyolca “Senin” deme. Sana ait.
Derinin altında yanan ateş benim
Susuzluğunu dindiren su benim
Servet akışını koruyan…
Kale, kule, kılıç ve gardiyan benim.
Sen ise içime çektiğim nefes,
Denizin üzerindeki ay ışığı,
Islatmak istediğim boğaz,
Sevgimle boğmaktan korktuğumsun.
Bana başka ne verebilirsin ki ?
Benim servetim sana yeter ve…
Hepsi senin, hepsi senin…
İnsanın en büyük serveti nedir? Tabii ki inandığı şey uğruna bir şeyler yapmasıdır. Hayat amacını bilip onun üzerinde yoğunlaşmasıdır. İşte o zaman güzel şeyler ortaya çıkar. Hele bu sevgi yolunda olursa. Sevgi için olursa ne kadar lezzetli olur. O yüzden korktuğunuz için değil sevdiğiniz için yapın yaptıklarınızı.
Gezmeyi seviyorsanız gezin, yazmayı seviyorsanız yazın. Unutmayınız severek yaptığınız her şey size hayat olarak geri dönecektir. Sevdiğiniz şeyi yapmaktan korkmayın. Ayrıca başlayınca bırakmayın. Kaybetmekten hiç korkmayın. Che Guevara’nın dediği gibi “Kaybetmekten korkma; bir şeyi kazanmak için başka şeyleri kaybetmen gerekebilir. Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin.”