Bilinçli bir şekilde sorun sürekli olarak sorun çıkması için üretilmiş hastalıklı etnik Türk kimliği ve milliyetçiliği yine çalışıp insanları nefret ve ayırımcı duygularla ayrıştırdı. Ayrıştırmaya da devam edecek. Tarih bilimini ilk kez popüler yapıp internet fenomeni olan tombalak göçmen bir profesör de bu nefret ve ayırımcılığı bir kez daha kullanarak popüler olmaya çalıştı. Fenerbahçe spor kulübünün sponsor olarak “Chobani” marka bir Amerikalı bir yoğurt firmasının kendisine sponsor olması yine etnik bir olaya dönüştü. “Chobani” markasının sahibi “Hamdi Ulukaya” Sponsorluk toplantısında kendisine “Türkiyeli” demesi aslında ırkçılık ve ayırımcılık kartının tekrar kullanılmasını sağladı. Üstelik Türklerin bulduğu yoğurdu “Yunan Yoğurdu” olarak satıyordu. Neden geri zekalı ve ahmakların Irkçı ve Milliyetçi olduğunu da bize bir örneğini sundular. Buna bir profesörün de alet olması cahil toplumu internet ortamında doldurup azdırarak fitne ile doldurması da cabası.
Şimdi gelelim gerçeklere. Önce “Yunan Yoğurdu” ne demek? Birkaç fotoğraf paylaştım. Bu fotoğraflarda “Yunan Malı” olan “Yunan Yoğurdu” ile yine “Yunan Malı” olan “Yunan Yoğurdu” olmayan yoğurtlar var. Çömlek içindeki yoğurt bildiğimiz yoğurt. Sulu ve Kaymaklı. Diğer yoğurtlar ise “Yunan Yoğurdu”. Dünyaya yoğurdu yayan iki firma var. Birisi Selanikli Yahudi Karusso ailesinin Barselona’da kurduğu “Danone” markası. Diğeri de “Fage” isimli Yunan Markası. Yoğurt yeme kültürü olmaya Batı ülkelerinde yoğurdu ticari bir ürün olarak satmanın yolunu buldular. Yoğurdu “Pasta Kreması” şekline getirip içine çeşitli meyve koyup “Meyveli Pasta” yemeye alışık olan bir kültüre yoğurdu sevdirmeyi başardılar.
Bu ticari başarıyı başaran iki firma da yoğurdu krema şekline getiren ve seri imalat yapan makineyi de icat ettiler. “Süzme Yoğurt” da denilen bu yoğurdun ismi “Yunan Yoğurdu” oldu. Amerika’da ismi “Yunan Yoğurdu” İngiltere’de ismi “Yunan Usulü Yoğurt” oldu. Bu ülkelerde diğer “Sulu ve Kaymaklı” yoğurt yok. Bilmiyorlar. Yunanistan’da bu yoğurdun ismi “Yunan Yoğurdu” değil. “Yoğurt” Mesela temmuz ayından itibaren mandıralar Atina’da o “Sulu ve Kaymaklı Yoğurdu” satmaz. Çünkü koyunlar yavrulamıyor. Süt yok. Sorgulamamız gereken içinde süt olmayan bir maddeyi Türkiye’de yoğurt olarak satmamız. Süt kokmayan bir maddeye “Yoğurt” diyemezsiniz. Bu ahlaksızlığı sorgulamak ve düzelmek yerine insanları linç etmek ve aşağılamak ve ayırmak birçok Türkiyelinin tercihi. Bu bir kültür çünkü Türkiye’de. Ahlaksızlık ve haksız kazanç. Yunanistan’da öküz gözü gibi Yoğurdun içindeki “Süt Oranı” ve hangi hayvanın sütünden olduğu yazar. İstediğin oranda sütü olan “Keçi, İnek, Koyun, Manda ” yoğurdu alırsın. %10, %2, %5 oranında istediğini seçersin. Türkiye’deki yoğur markaları bunu paketin arka kısmına çok küçük yazıyor. Çoğunda süt yağı oranı en fazla %3 ve süt kokmuyor yoğurtlar. İçinde sütten başka her şey var. Daha çok kar etmek için her şey yapılıyor. Gelelim Hamdi Bey’in neden kendine Türkiyeli” diyor? Benim düşünceme göre anadili olan “Kürtçe” yok sayıldığı için. Kendi kültürüne saygı duyulmadığı için. Kürt kültürü yok edildiği için. Bu vatanın bir bireyi ama bu kültür onu yok sayıyor. “Tük Kimliği” insanları nefret ile bölmek için yaratılmış bir kimlik. Sebebi bu. Birisi benim kendi kültürümde isimlendirdiğim köyümün ismini zorla değiştiriyorsa beni sevmiyor ve bana karşıdır. Beni yok etmeye çalışıyordur.

“Yunan Yoğurdu Satan Bir Türkiyeli Kürt “

Yazı dolaşımı


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir