Benim adım Benekli Kız. Fakir bir eşek ailesinden geliyorum, ve ben de tıpkı diğer eşekler gibi küçücükken “nasıl büyük olurum?” diye düşündüm. Ama diğer eşekler gibi değil, biraz farklıydım. Her şeyin başı küçük yaşlardayken başladı. Bir gün, çok sofu bir eşek beni kızılcık sopasıyla dövüp durdu. O an, kafamda bir ışık yandı: “Büyük bir eşek olmalıyım!” diyen iç sesime karşı koyamadım.
Evet, eşek mektebinde okumaya başladım. Birçoğumuz gibi ben de lider olmak istiyordum, ama bunu yapmanın yolu, diğerlerinin düşüncelerini kendi çıkarlarına göre şekillendirmekti. O yüzden “ne yapabilirim?” sorusunun cevabı basitti: Yalan, güç, iftira, soykırım ve yağma ile başkalarını kandırarak, kendi gücümü kurmam gerekiyordu. İlk başlarda bir eşek kadar küçüğüm, ama bir lider kadar büyüktüm. Herkesin düşündüğü gibi değil, ben sadece istediğimi elde etmek için bir yol seçmiştim.
İlk öğretimim, “Yalan” üzerineydi. Kendi hikayemi uydurdum, büyüdükçe daha çok yalan söyledim. Yalan, kimseye zarar vermez diye düşündüm. “Ben sadece büyümedim, büyütüldüm,” dedim. Herkes buna inandı. “Benekli Kız” dedikleri zaman bile, asıl büyük yalanı söylediğimi anlamadılar. Artık, “Evet, çok büyük oldum!” demenin yolu yalandı. Gerçekten büyüdüm mü, yoksa sadece diğerlerine büyüdüğümü söyledim mi? Her ikisi de önemli değil, çünkü yalan en güçlü araçtı. Bu yalan, başkalarının aklını kontrol altına almak için yeterliydi.
Sonra güç geliyordu. Yalanla kurduğum temeli, güçle pekiştirmeliydim. “Güç, her şeyin sırrıdır!” dedim. İnsanları yönlendirmek, onlara ne yapacaklarını söylemek, o kadar basitti ki. Her zaman birisi başını eğip “Evet Benekli Kız, ne yapmamı istersin?” dediğinde, o an her şey benden taraftı. Ama bir şey daha öğrendim: Gücün kaynağını değiştirebilir, istediğimi elde edebilirdim. Birçoğunun izlediği bu yolu, bir kez daha kullanarak, ben de “Anakarakaçanizm”i kurdum.