1980 darbesinden önce büyük bir çoğunluk tüketmemek üzerine hayatlarını idame ettiriyordu. Yıllarca giyilen giyecekler, yıllarca kullanılan eşyalar vardı. Çünkü bilinirdi ki harcanan her para aslında bizim daha çok çalışmamız ve yıpranmamız demekti. Yeni eşyamız yok diye üzülmezdik. Bayramlarda yeni kıyafet alınırdı. 250 gram kıyma 50TL iken 1980 yılında o parayı kaybetmiştim. Babamın ya haftalığı ya da maaşı 5000TL idi. 1980 yılında bir dolar 35TL idi.
O yıllarda her şeye ve herkese para kazanma aracı gözüyle bakılmıyordu. Duygular daha önemliydi. Parası olmayan çocuktan esnaf para almazdı.

Bazı müşterilere hayrına hizmet edilirdi ki dükkan bereketli olsun diye. İnsanlar söz vererek alış veriş yapar ve gidip borcunu öderdi. Hiç parası olmayan babam bu şekilde konfeksiyon toptancılarından borçla aldığı malları satarak yaşadığı bir erkek giyim mağazası açmıştı. Dükkanın kira, depozit ve dekor parası için bir akrabamızdan borç para almıştı. O yıllarda evimizde pişen yemekler hep uygun fiyatlı yemeklerdi. Kalmış ekmeklerden annem, kuru üzüm ve tarçın koyarak ekmek tatlısı yapardı. Yine kalmış ekmekler kızartılıp şerbet dökülerek ekmek tatlısı yapılırdı. Bayat ekmekler pide gibi doğranarak bir tepsiye dizilir sonra üstüne domates sosu dökülür 250gr dana kıymasından köfte yapılır ayrı bir yerde kızartılıp bayat ekmeklerin üzerine dizilip fırına verilirdi. Fırından çıkınca üstüne yoğur döküp yerdik. Ev tarzı İskender kebap. Diğer bir sevdiğimiz şey ise ev pizzasıydı. Ekmek fırınından iki-üç ekmek hamuru alınır bu tepsiye yayılır üstüne bol soğanlı salçalı kıyma dökülür ve fırına verilirdi. bu en sevdiğimiz yemeklerden birisiydi. Yine ekmek hamuru alınarak bol yağda kızartılır beş çayında zeytin ve peynirle birlikte yenilirdi.

Mutluluk endeksi satın alınan ürünlere ve statüye bağlı değildi. Birlikte vakit geçirmek önemli olan şeydi. Sohbet edip bir birini dinlemek en önemli noktaydı. Sabahları Adana tarafında yenilen en önemli kahvaltı da “Çingene Kebabı” bizim soframızın en sevdiğimiz yemeklerindendi. Fırın ocağı açılıp üstünde sivri biber ve domates közlenir. Kabukları soyuluyor sonra bol zeytinyağı ve kuru soğanla zenginleştirilip sofraya konurdu. Ekmek banıp yiyip çay içip mutlu olurduk. Aklıma gelen başka bir yemek de İnce köftelik bulgurdan yapılmış olan Fellah köftesiydi. Küçük bulgur topları haşlanır sonra biber salçası sosu dökülüp yenilirdi. Annem İstanbullu olmasına rağmen tüm Adana yemeklerini bilirdi. Paramız olduğunda da en sevdiğim şey, Annemin bol doğanla kıymayı kavurup yarım ekmek içine koyduktan sonra beni balkondan çağırmasıydı. Oyun oynarken eve gidip kıymalı ekmeğimi yiyip tekrar oyuna dönerdim.

Son Söz : Hayatı olduğu gibi kabul etmek kendimizi sevmek ve şükretmek için en güzel yoldur!

En Uygun Fiyatlı Yemekler Nasıl Yapılır?

Yazı dolaşımı


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir