Atina şehrimizin en çok bilinen yerlerinden biri Parlamento Sarayının tam önünde bulunan “Meçhul Asker Anıtı”dır. Yunanca ” Μνημείο του Αγνώστου Στρατιώτη” (Mnimío tou Agnóstou Stratióti). Önünde nöbet tutan Evson askerleri bu anıttan daha çok ilgi çekmektedir. Theodoros Pangolos isimli Asker Kökenli bir başkanın diktatörlüğü zamanında sipariş verildi. 1926 yılında verilen karardan 6 yıl geçmesi gerekti. O zamanın modası Art-Deco stili ile Klasik Yunan Canlandırma karşımı bir şekilde tasarlandı. Emmanuel Lazaridis adın bir mimar yapımı üstlendi. Anıtın heykel kısmını yapan ise Heykeltraş Fokion Roktur. Anıtın üzerinde Bağımsızlık sonrası savaşan Yunan askerlerin savaştıkları yerleri eski yunan alfabesi tarzıyla okuyabilirsiniz.
Şu an aklıma gelen yerler Eskişehir, Kütahya, Sarantoporo, Bursa, Alaşehir, Dumlupınar, El Alemeyn, Kore, Kıbrıs gibi daha bir çok yer. Anıtın üzerinde Atinalı Komutan Perikles’in sözleri yer alıyor; ‘‘Demokrasi ve vatan için ölenlerin mezarı bütün dünyadır.’’ Anıtın üzerinde kısaca Balkan Savaşları, 1.dünya savaşı ve 2. Dünya savaşında savaşılan yerler ile Kore ve Kıbrıs savaşlarında hayatını kaybeden askerler anılıyor. Peki El-Alemeyn savaşında Yunan askeri ne arıyordu? Yunanistan için mi savaştılar? Almanlar için İngiliz ordusuna karşı savaştılar. Çünkü ülke Alman işgalindeyken İş birlikçi bir hükumet baştaydı. Peki bu hükümetin başında kim vardı? Yorgos Çolakoğlu “Γεώργιος Τσολάκογλου” 1886 yılında Rentina- Kardiça şehrinde doğdu. 1941-1942 yıllarında Yunanistan’ın Mihver kuvvetlerince işgali sırasında Yunan işbirlikçi hükumetinin ilk başbakanı olan Yunan subaydır.
Yunan Genelkurmay Başkanı Aleksandros Papagos’un son asker kalıncaya kadar savaşma emrini çiğneyerek Almanlarla Yunan Ordusu’nun kayıtsız şartsız teslimi anlaşmasını imzaladı. Almanlara haberciler gönderip teslim teklifini iletti ve aynı gün LSSAH komutanı Sepp Dietrich ile bir teslim protokolü imzaladı. Teslim töreni 23 Nisan’da İtalyan temsilcileri de dahil olmak üzere üçüncü kez tekrarlandı.
30 Nisan 1941 tarihinde Mihver Devletleri tarafından işbirlikçi bir hükümetin Başbakanı olarak atandı. Arnavutluk seferinde görev yapmış olan General Panayotis Demestihas ve Yeoryos Bakos gibi bazı diğer generaller Çolakoğlu hükümetinin üyeleri oldular. 2 Aralık 1942 tarihinde görevden alındı ve Konstantinos Logotetopulos atandı. Yunanistan’ın kurtuluşundan sonra vatan hainliği suçlamasıyla tutuklandı. 1945 yılında Özel İşbirlikçiler Mahkemesi tarafından yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. Ölüm cezası ömür boyu hapse çevrildi ve 1948 yılında hapiste Lösemiden öldü. Peki bu iş birlikçi subaylar için savaşan ordunun ismi neydi? Güvenlik Taburları (Yunanca: Τάγματα Ασφαλείας), İkinci Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’ı işgal eden Mihver Devletleri’ne destek olmak için kurulan Yunan işbirlikçi askeri gruptu.
Güvenlik Taburları, 1943 yılında Yunanistan’ın başında olan Yohannis Rallis tarafından kuruldu. Aşırı sağ ve Nazi sempatizanları tarafından desteklenmekle birlikte, Yunan Direnişinin ana organı olan ve sürekli olarak güçlenen ELAS’ın komünist bir örgütlenme olmasından dolayı ondan çekinen bazı merkezci politikacılar tarafından da destekleniyorlardı. Güvenlik Taburları üyeleri arasında, eski ordu subayları, zorla askere alınan askerler, muhafazakarlar, toprak sahipleri, aşırı sağ radikaller ve Mihver Devletlerinin savaşı kazanacağına inanan oportünistler vardı [1].
Güvenlik Taburlarının başlıca rolü ELAS’a karşı mücadele etmekti. SS komutanı Walter Schimana’nın komutası altındaki taburun emrinde 22.000 asker bulunuyordu. Taburun aktif olduğu bölgeler Mora Yarımadası ve Orta Yunanistan’dı. Ancak pek de etkili olamadılar çünkü, ELAS, Yunanistan’ın 1/3’ü üzerinde kontrol sahibi olmuştu. Güvenlik Taburu, Almanya işgali sona erdirirken bile Almanlara sadık kaldılar. Son görevleri olan, Alman birliklerinin Yunanistan’dan güvenli bir şekilde çıkışını sağlama görevini yerine getirebilmek için ELAS’a karşı savaş yaparak komünist gerillalarını Alman birliklerinden uzak tutmaya çalmıştır.
Yunan halkı Güvenlik Taburları’ndan nefret ediyordu. Bunun sebebi hem işgalcilerle işbirliği yapmaları hem de tabur üzerinde pek fazla denetimin olmamasından dolayı taburun sürekli olarak yağma işlerine girişiyor olmasıydı. Örneğin Evvia’da bulunan Attali köyündeki bir savaştan sonra tabur, köyün evlerini yağmalayarak 1.000 oka petrol, beş dikiş makinesi, 200 peynir ve 30 tam çeyizi yağmaladı. O kadar çok yağmalanmıştı ki köy ganimeti taşımak için 60 katır gerekmişti.
Yunanistan Savaşı’nın kaybedilmesiyle Mısır’da kurulan sürgün hükümeti ve Yunanistan ana karasında mücadele eden direniş örgütleri, Güvenlik Taburlarını ihanetle suçlamıştı. Ancak İngiliz Ordusu, Almanya’nın geri çekilmesinden sonra Yunanistan’a çıkarma yapmış ve Atina’da ELAS’a karşı Dekemvriana Savaşı’nı verirken Güvenlik Taburu İngiliz Ordusu ile birlikte savaştı.
Güvenlik Taburun anti-komünist olmaları İkinci Dünya Savaşı sonrasında yargılanmamalarına neden oldu. Sadece birkaç üyesi işbirlikçilikten dolayı mahkum edildi. Örneğin, Güvenlik Taburunu başbakanlığı sırasında kuran Rallis, vatan hainliği nedeniyle ömür boyu hapse mahkum edildiyse de hakkında Güvenlik Taburları ile ilgili açılan davadan beraat etmişti.
Güvenlik Taburuna giren her insan şu yemini ederdi: “Alman Ordusu’nun Yüksek Komutanı Adolf Hitler’in emirlerine kesinlikle itaat edeceğime, sadık bir bağlılıkla görevimi yerine getireceğime ve amirlerimin emirlerine itiraz etmeksizin itaat edeceğime yemin ederim. Kabul edilen yükümlülüklere uymamam durumunda, Alman Askeri Makamlar tarafından yargılanmayı kabul ediyorum.”
Yunanistan’ın başbakanı Rallis, Alman işgal kuvvetleri ile Güvenlik Taburunun kurulması hakkında görüşme gerçekleştirirken “Yunan askeri hiçbir yabancı hükumet için yemin etmez.” diyerek bu yemin metinini kabul etmeyi reddetti.